İnşaat Sözleşmelerinin Gelişiminde
Etkisi Olan Yüksek Mahkeme Kararları
Bailii, Birleşik Kırallık ve AB yasalarını, yüksek mahkeme karar tutanaklarını ve yasa komisyonu kararlarını barındıran önemli bir enstitü ve web sitesidir. Öğretim üyesi ve öğrencilerin yasal kaynak arayışında başvurdukları en büyük veri tabanına sahiptir. Veri tabanında asırlar öncesinden gelen duruşma tutanakları bulunur. Kullanım ücreti yoktur. Site son derece kullanıcı dostu olarak tasarlandığı için aradığınız bilgiyi bulmak çok kolaydır. Bu sitede sunulan makalelerle ilgili mihenk taşı niteliğindeki bazı hükümler kısmen bu sayfaya indirilmiştir. Mavi Panelde aradığınız yüksek mahkeme kararını tıklayınız.
Thorn v London | Uluslararası Sözleşmelerde İnşaat Projesinin Yapılabilirliği
Konu
- Ortak hukukta, işverenin, proje veya herhangi bir bilgi verme ve eğer vermeyi seçerse doğruluğunu garanti etme vazifesi yoktur.
- Yüklenicinin diğer bir geleneksel görevi de inşaatın yapılabilir olduğunu sözleşmeden önce araştırması, topladığı verileri yorumlaması ve sözleşmede imza altına alarak kabul etmektir.
İşverenin sözleşmede yükleniciye "İşverenin Gereksinimleri" dokümanında verdiği çok sayıda bilgi, test sonucu, sayısal veya istatistiksel analiz yöntemleriyle hata oranları kontrol altında tutulabilen tahminler vardır. Bu bilgilerin doğru ya da yanlış olduğunun belirlenmesi oldukça dolambaçsız bir işlem. Fakat bu verilerin yorumlanmasına dayanan bilginin (örneğin jeoteknik rapor, zemin etüdü ve inşaat projeleri gibi) kalitesinin değerlendirilmesi aynı şey değil. Bu değerlendirmenin yasal prosedürü için bakınız: Nicholson & Loup, Inc. v. Woodward Inc., 596 So. 2d 374 (La. Ct. App. 1992). ABD, Lousiana eyaletinde görülen bu davada jeoteknik, statik ve temel mühendisliği uzmanlarının bilirkişi raporları bu değerlendirmenin nasıl yapılacağını detaylı olarak gösteriyor. Thorn v Mayor and Commonality of London (1876) davasından sonra uzun yıllar geleneksel ortak hukuk pozisyonu olarak kabul edilen yukarıdaki (koyu renkli) ifadeler Hadley Bryne ve MA 1967 konjoktüründe artık geçerli değildir. 1964 yılında onaylanan Hadley Byrne (Hadley Byrne v Heller (1964)) davasında sözleşmede tarafların sundukları ürün/hizmet hakkında bilgi verirken karşı tarafa olan özen borçlarının belirlenmesinden ve 1967 yılında yürürlüğe giren Misrepresentation Act 1967/Yanlış Beyan Yasası 1967/MA 1967 yasasından beri ortak hukuk pozisyonu tamamen değişmiştir. Bugün yanlış beyandan kaynaklanan uyuşmazlıklarda tarafların haklarını arayabileceği üç yasal yol vardır (Bakınız Bacal v Northampton (1975) ve Morrison – Knudsen International Company & Anor v Commonwealth of Australia (1972)). İki dava da zemin bilgileri ve işverenin projelerindeki hatalarla ilgilidir ve mahkemede işveren başarısız olmuştur.
Davacı Thorn davalı Londra Belediyesi ile kendisine sağlanan proje ve şartnameyi de gerekirse kullanarak , Thames nehri üstünde çok önemli bir köprü olan "Blackfriars Köprüsü" inşaatını üstlendi ve sözleşme yaptı. Proje ve şartnamenin üstündeki uyarılar dokümanların "doğru olduğuna inanıldığını" belirtiyor, ancak garanti etmiyordu. İşveren Thorn'a verdiği proje ve şartnamede, Thames nehrinin hızlı akıntısının tehlikeli bir şekilde aşındırdığı beton temeller yerine işlenmiş demirden kesonların ayakların altında temelde sağlam zemine yerleştirilmesini öngören bir uygulama metodu takip ediyordu. (Detay için aşağıdaki resimlere bakınız) Uygulamada problem yaşayan Thorn bu yeni yöntemi öne süren projenin hatalı olduğunu iddia ederek kesonların kullanılamamasından kaynaklanan zaman ve emek kaybı için iş artışı maddesi yoluyla tazminat talebinde bulundu. Lordlar Kamarası bilgilerin doğruluğuna dair hiçbir garanti verilmediğine veya ima edilmediğine ve "açık bir garanti yoksa ve işin ve sözleşmenin koşulları bazı garantilerin mevcudiyetini göstermiyorsa, Lordların, bir garanti ima edemeyeceğine karar verildi. Açıkçası burada durum böyle değil." Bu nedenle, kendisini herhangi bir kayıptan korumak için ister açık garanti yoluyla isterse bağımsız test ve incelemeler yaparak önlem almak davacı yükleniciye kalmıştır.
Sözleşme ve İnşaat Projesi
Thorn v Mayor and Commonality of London (1876) 1 App Cas 120, 79 ER 185: Londra'da Thames üzerinde 1860-1869 yıllarında inşa edilen Blackfliars köprüsü, mimar Joseph Cubitt tarafından tasarlandı. Nehir boyunca uzanan ferforje kemerler, resimde görüldüğü gibi granit kaplamalı tuğladan yapılmış köprü ayakları üzerinde desteklenecek şekilde tasarlanmıştır. Köprünün orta kemeri 56,4m, sonraki iki kemer 53,3m ve sahil kemerleri 47,25m'dir. Köprünün ayaklar arasındaki toplam uzunluğu yaklaşık 281 m'dir. Köprü yapıldığında korkuluklar arası 22,9 m olarak ölçülmüştür.
Londra Belediyesi yeni köprünün inşaatını teklifçilere Cubitt'in hazırladığı şartname ve köprü projelerini dağıtarak ihale etti. Projelerde “doğruluğuna inanılıyor” diye not düşülmesine rağmen garanti verilmiyordu. Orijinal Blackfriars Köprüsü 1860 yılında yıkıldı ve Thorn & Co en düşük teklifi vererek ihaleyi kazandı ve Lloyds, Foster ve Company ile temellerde kullanılacak keson gibi gerekli demir imalatları için sipariş verdi.
Thames, Londra'nın içinden çok hızlı akarak geçen bir nehirdir ve nehir akıntıları köprü temellerinde betonu aşındırarak zarar verir. Bunu önlemeye çalışan Cubitt resim 2'de gösterilen aşınmaya karşı dayanıklı demir kesonları batırarak su altında dalgıç yardımıyla alüvyon kaplı nehir yatağının altındaki sağlam zemine yerleştirmeyi planladı. Projeye göre yerleştirildikten sonra bunlar yarıya kadar betonla doldurulacak ve üzerlerine granit kaplı köprü ayakları yapılacaktı. Köprünün inşası, temeller için demir kesonların (mühendislikte bir keson resim 2'de gösterildiği gibi, su altında inşaat işlerinde kullanılan kutu benzeri yapı veya bir temel olarak) yerleştirilmesinin zorluğu nedeniyle beklenenden daha uzun sürdü.
Yukarıdaki satırlardan kolaylıkla anlaşılacağı gibi “Blackfriars köprüsü projesi” zamanın inşaat teknolojisi sınırlarını, işlenmiş demir taşıyıcı kemerlerde hem de su altında yapılan temel inşaatı çalışmalarında, zorlayan gerçekten büyük ve zor bir projedir. Thorn, Belediyeye kesonların başarısız olması yüzünden kaybedilen zaman ve emek için hak talebinde bulunur.
Analiz
Thorn, Belediyeye projedeki kesonların başarısız olması yüzünden kaybedilen zaman ve emek için hak talebinde bulunur. Uyuşmazlık bir süre sonra mahkemeye taşınır. Ortak hukuka göre kesonlu kesonsuz temeli yapma sorumluluğu Thorn'a aittir. İdarenin yükleniciye saha veya zeminle ilgili hiçbir bilgi ve proje vermek gibi bir vazifesi yoktur. Yüklenici inşaat işini bilen ve inşaatı kendi imkanlarıyla bitirip iş sahibine teslim etme sorumluluğu taşıyan taraftır. Ortak hukukta, İdarenin verdiği proje veya bilgilerin doğruluğunu garanti etmek gibi de bir vazifesi yoktur. Yüklenicinin bilgileri doğrulaması, yorumlaması ve güvendiği takdirde kullanması gerekir (HT: Bu konu artık değişmiştir. Bu sitede yayınlanan Bacal v Northampton (1975) ve Morrison-Knudsen v Avustralya davalarına Hadley Bryne ve Misrepresentation Act 1967 yasalarına bakınız.)
Yapılabilirlik Taahhütü
İngiliz Yüksek Mahkemesine giden davada heyet İdare tarafından proje ve şartnamede verilen bilgilerin doğruluk ve hassasiyetine ait hiçbir garantinin verilmemiş olduğunu tartıştıktan sonra “... bir sözleşmede işin ortasında bu işin o şekilde yapılabilir olmadığını söylemenin kabul edilebilir olmadığını bunun kontrat imzalanmadan önce yapılması gerektiğini, sözleşmenin taraflarını uyararak verdikleri sözleri inanarak vermelerini; konuyu, kapsam ve şartlarını iyice incelemeden taahhütte bulunmamalarını ve taahhütün yerine getirilmesi sürecinde ortaya çıkan sorunların sorumluluğunun da işi yapacak olan tarafta olduğu” görüşünü bildirdi.