İnşaat Sözleşmelerinin Gelişiminde
Etkisi Olan Yüksek Mahkeme Kararları
Bailii, Birleşik Kırallık ve AB yasalarını, yüksek mahkeme karar tutanaklarını ve yasa komisyonu kararlarını barındıran önemli bir enstitü ve web sitesidir. Öğretim üyesi ve öğrencilerin yasal kaynak arayışında başvurdukları en büyük veri tabanına sahiptir. Veri tabanında asırlar öncesinden gelen duruşma tutanakları bulunur. Kullanım ücreti yoktur. Site son derece kullanıcı dostu olarak tasarlandığı için aradığınız bilgiyi bulmak çok kolaydır. Bu sitede sunulan makalelerle ilgili mihenk taşı niteliğindeki bazı hükümler kısmen bu sayfaya indirilmiştir. Mavi Panelde aradığınız yüksek mahkeme kararını tıklayınız.
CIS v Henry Boot |Oortak Hukukta yüklenicinin zemin etüdü ve tasarım görevi
Konu
Yüklenici inşaat işini bilen ve inşaatı kendi imkanlarıyla bitirip iş sahibine teslim etme sorumluluğu taşıyan taraftır: Dolayısıyla İdarenin proje veya herhangi bir bilgiyi garanti ederek verme vazifesi yoktur
Bu ifade ortak hukukta geleneksel anlayışı yansıtır. Günümüzde yaygın kullanılan tip kontratlar ve türevleri böyle kısa ifadelerle açıklanamayacak kadar geniş, girift ve çok yönlü hüküm ve garantilerle donatılmıştır. Fakat işverenin genellikle istediği meseleleri basitleştiren bu ortak hukuk konseptine ulaşmayı sağlayan kontratı yapmaktır. Örneğin bu sitede çeşitli makalelerde söz edildiği gibi "öngörülemeyen zemin koşulları" ile ilgili uyuşmazlıklarda riskin yaratılan son derece karmaşık formüllerle yüklenicinin omuzlarına yüklenmesi İngilizce tip kontratların geleneğidir. Konuya sıradan bir extra maliyet/süre problemi gibi bakan JCT bu açıdan sağır ve dilsizdir. Bu davada İnşaat ve Teknoloji Mahkemesi Hakimi R. Seymour'un karşısında İşveren CIS ve Yüklenici Henry Boot arasında yapılmış Fidic'ten ithal edilen 2.2.2.4 maddesiyle ve diğer revizyonlarla mukavemeti artırılmış Standart JCT - [Yüklenicinin Projeleri Dahil] kontratı vardır.
Revize olmuş Standart JCT İnşaat kontratı altında Co-operative Insurance Society (CIS) için çalışan Henry Boot'un, Lomond House binasının restorasyonu işinde aralıklı fore kazıklı diyafram duvarların yapımında CIS'in mühendislik danışmanı tarafından üretilen kesin projeye dayalı bir uygulama projesi geliştirmesi gerekiyordu. İnşaat sırasında, duvarın zarar görmesiyle alt bodrum kazıları su ve çamur altında kaldı. Hakim, Boot'un yaptığı projeleri kesin projeye entegre etmek yükümlülüğünün, diğer projelerin yeterliğini kontrol etme görevini de içermesi gerektiği sonucuna vardı.
Sözleşme ve İnşaat Projesi
The Cooperative Insurance Society Ltd v Henry Boot Scotland Ltd [2002] EWHC 1270 (TCC) Müteahhit Henry Boot ve İdare Cooperative Insurance Society arasında Lomond House binasının restorasyonu için bir kısmen proje dahil bir yapım sözleşmesi yapılır. Boot, bu işde aralıklı fore kazıklı duvar yapımında CIS'in mühendislik danışmanı tarafından üretilen kesin projeye dayalı bir tasarım geliştirmeliydi. İdarenin yaptırdığı yeraltı zemin etüdü gayri-resmi olarak ihaleye katılan tüm yarışmacılara teslim edilir. İnşaatta hafriyattan akan su ve çamur binanın içini basar. Tabii su tablası seviyesinin zemin etüdünde verilenden çok yüksek olduğu anlaşılır. Henry Boot eğer etüd doğru olsa seçtikleri inşaat metodunun yeterli olduğunu iddia eder. İşveren kendini etütteki su seviyesinin teklif aşamasında ölçülen ortalama bir seviye olduğunu ve Henry Boot'un inşaattan önce bunu ilave zemin etüdleriyle güncellemeden kullanmaması gerektiğini iddia ederek savunur. Mahkeme öncelikle zemin etüdünün Sözleşme Evrağı olma durumunu veya İşverenin garantisiyle ima edilmiş (zımni) bir kontrat maddesi yapılmış olması sorunsalını ele alır. Benzer durumda Bacal v Northampton (1978) davasında İşveren, fast-tract inşaat mecburiyeti yüzünden kendi zemin etütlerinin doğruluğunu taahhüt ederek teklifçilere vermiş ve teklif dosyasında bu etüde dayanan temel uygulama projelerinin de hazırlanarak teslim edilmesini istemişti. Bu taahhüt Sözleşme maddelerinde açıkça belirtilmedi. Ayrıca, kontratta beklenmedik olumsuz zemin riskini yükleniciye aktaran bir istisna maddesi de vardı. Sözleşme evraklarının incelenmesi genellikle işverenin dolaylı veya dolaysız böyle bir taahhüt yada garantisi varsa mevcudiyetini gösterir. Bacal v Northampton (1978)'e benzer şekilde , bu davada da Keşif cetvelinde, inşaat sahası başlığı altında zemin etüdünün ihaleye katılanlara dağıtıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, A 303, A301, S1 sayılı kazık projesi ve şartnamenin de bu etüde dayandığı not edilmiştir.
Analiz
Yer altı su seviyesi zaten zamana bağlı bir değişkendir. İdarenin etütte belirtilen seviyeye garanti vermesi gibi bir durum yoktur. Ortak hukukta İşverenin zemin hakkında bilgilerini yükleniciyle paylaşmak vazifesi yoktur Bottoms v York (1892). Aynı şekilde verdiği bilgileri garanti etmek zorunluğu da yoktur (Bacal v Northampton (1978)). Normalde, ihale davetinin bir parçasını oluşturan belgelerin doğruluğu veya hatta işlerin tasarlandığı şekilde inşa edilmesinin fizibilitesi konusunda işveren tarafından açık bir garanti yoktur. Bununla birlikte, davanın gerçekleri, bir işverenin işleri belirli bir hipoteze göre tasarlama talimatının, bu tür bir hipotezin gerçek zemin koşullarıyla uyumlu olduğuna dair bir garanti teşkil ettiğini gösterebilir (bakınız : [2] Marsh, Peter; “Contracting for engineering and construction projects” (2000) 5th Edition, Gower Publishing Company, sa.26). Bacal v Northampton (1978) davasına benzerlik bu noktada devam etmekte ve keşif cetvelinde A 303, A301, S1 sayılı kazık projesi ve şartnamenin de bu etüde dayandığı not edilmiştir. Fakat, CIS yaptırdığı zemin etüdünün bir Sözleşme evrağı olmadığını; Yüklenicinin yeraltı su rejimi ile ilgili bölümü yanlış yorumladığını; Mevcut haliyle raporun her sondajdan alınmış sadece bir güne mahsus su seviyesini yansıttığını; Ayrıca bu ölçülerin zaman içinde seviye artışını göstermediğini; Maksimum su seviyesi ile ilgili bilgi içermediğini ve böyle bir hedefi dahi olmadığını kaydetti. Boot'un yükümlülüğünün, kesin projeyi ek zemin etüdleriyle inşa edilebilir bir uygulama projesi haline getirmek olduğu ve bu yükümlülüğün, başkaları tarafından yapılmış herhangi bir ön tasarımın yeterliliğini kontrol etme görevini de içermesi gerektiğini savundu.
Kararlar
Mahkeme zemin etüdünün bir sözleşme evrağı olmadığına, gerçi kontrat dokümanları ve zemin etüdü arasında bir ilişkilendirme görse de bu zayıf ilişki ile zemin etüdünün sözleşme evrağı yapılamayacağını kanaat getirmiş ve “Müteahhitin saha ve çevresini, inceleyip test etmesi gerektiğini ve teklifini vermeden önce zemin ve yeraltı konusunda şüphelerini gidermiş olması” şartının hüküm için daha inandırıcı olduğunu kaydetmiştir.
Yorum
Bu davanın geniş değerlendirmesi için ilişikteki makaleye bakınız: Zemin Etüdüne Yanlış Yorum