Uluslararası İnşaat Sözleşmelerinde High-Tech Taşeron Kaynaklı Uyuşmazlıklar 

Arşiv

uluslararası inşaat sözleşmelerinde high-tech taşeron

Hüsnü Tözeren


yuksek teknoloji

Özet

Teknolojinin gelişmesine paralel olarak, high-tech ( yüksek teknoloji) ekipman ve sistemlerinin; bu sistemleri tasarlayıp üreten ve monte eden ihtisaslaşmış taşeronların inşaat sektöründe rolü artıyor. Sürekli yeni buluşlar yapılan kendi sahalarında, know-how açısından rakipsiz olmaları ve imalatlarının sadece mimariyi özünden değil bazen yapı statiğini dahi esastan etkilemesi yüzünden yatırımın başından itibaren işveren ve tasarımcının belli başlı danışmanı haline geliyorlar. Uluslararası marka haline gelmiş esasında sanayici olan bu şirketlerin taşeron olarak yüklenicinin yanında çalışmaya başlamaları yapım sözleşmesinin imzalanmasından sonra işveren tarafından atanmalarıyla (nomination) başlıyor. Konseptin doğuşundan işin teslimine kadar her aşamaya dahil olarak hem gerçekleşmenin hem de sayısız değişik hak talebi davasının baş aktörü oluyorlar. Bu yazıda, bu hak talebi davalarının önemli bir miktarını oluşturan tasarım kusurlarından yasal sorumlu oldukları şartlar incelenecektir.

Giriş

T eknolojinin gelişmesine paralel olarak, high-tech ekipman ve sistemlerin; bu sistemleri tasarlayıp üreten ve monte eden ihtisaslaşmış taşeronların inşaat sektöründe rolü artıyor. Çok katlı bina inşaatlarında; giydirme cephe, düşey taşıma , cephe temizleme, bina yönetimi, telekomünikasyon ve diğer bazı mühendislik sistemlerinde hayati fonksiyonlar yerine getiriyorlar. Uluslararası marka haline gelmiş esasında sanayici olan bu şirketlerin taşeron olarak yüklenicinin yanında çalışmaya başlamaları yapım sözleşmesinin imzalanmasından sonra işveren tarafından atanmalarıyla (nomination) başlıyor. Sürekli yeni buluşlar yapılan kendi sahalarında, knowhow açısından rakipsiz olmaları ve imalatlarının sadece mimariyi özünden değil bazen yapı statiğini dahi esastan etkilemesi yüzünden yatırımın başından itibaren işveren ve tasarımcının belli başlı danışmanı haline geliyorlar. Çok uluslu, inşaat sözleşmelerini ve uluslararası hukuku en az herkes kadar iyi bilen bu şirketlerle yüklenici taşeron ilişkisi içinde ahenkle çalışmak gerçek bir uğraş.

Sanayi ürünlerinin alım-satımı, tüketiciyi koruyan çeşitli kurallara tabidir. Bunlardan biri malın kalitesinden kayıtsız şartsız üreticinin sorumlu tutulmasıdır. Dolayısıyla bu cins metanın gerektiğinde değiştirilmesini veya onarılmasını öngören bir garanti belgesiyle satılması esastır. İhtisaslaşmış taşeronla ilişki de böyle midir? İşi verip unutmak, kusurlu imalat saptanırsa direk taşeronu sorumlu tutmak mümkün müdür?

İhtisaslaşmış taşeronlar tasarımcıya taslak (program) ve ön proje hazırlanması aşamalarında (schematic design) danışmanlık hizmeti sunabilir (Hudson 130). Hatta kendi dallarında ihale evraklarına temel olacak projelerin ve şartnamenin tamamını hazırlıyabilirler. Yapım sözleşmenin imzalanmasından sonra taşeron işveren tarafından atanarak ( nomination) yükleniciye devredilir. Böylece o zamana kadar projeye önemli katkılar yapan taşeron seçilmiş olduğu imalat ve montaj görevi için de işe başlamış olur ve projenin tamamlanmasında tasarımcıyla çalışmaya devam etme fırsatı bulur. Bu işbirliği sonucu ortaya çıkan projelerin yapım sözleşmesinden önce ve sonra sorumluluğunu kimin taşıyacağı önemli bir konudur. Taşeronun proje yükümlülüğünün yansıdığı kendi sözleşmesinde, başka hiçbir tasarım yükümlülüğü olmamasına rağmen yükleniciyi projeden sorumlu tutmak mümkün müdür? Maruz kaldıkları hak talebi davalarının önemli bir miktarını oluşturan tasarım kusurlarından, hangi şartlar altında yasal sorumlu tutulduklarını pratikte yaşanmış örnekler ve İngiliz Yüksek Mahkeme'sinin mihenk taşı olmuş kararları ışığı altında incelenmektedir.

İlerideki satırlarda, çok katlı bir binanın yüksek teknoloji ürünü düşey taşıma sistemi bu konuya güzel bir örnek olarak gözönüne alındı. Yatırım fikrinin doğuşundan itibaren işveren ve mimarlar, asansörlerin teknik özelliklerinin belirlenmesi ve yapıyla etkileşiminin çözülmesi için seçtikleri bir asansör imalatcısı ile işbirliği yaparlar. Dolayısıyla, ihtisaslaşmış asansör taşeronu yapım sözleşmesinden önce ve sonra, imalat ve montaj görevinin yanısıra kendi kapsamındaki projeleri de yapacaktır. Bölüm 2 ve 3 de tasarımın geçtiği bütün aşamaları ve asansörcünün katkılarını tartışacağız. Son bölümde, ihtisaslaşmış taşeronun tasarım konusunda yüklenici, tasarımcı ve işverene karşı sorumlulukları pratikte yaşanmış örnekler ve İngiliz Yüksek Mahkeme'sinin mihenk taşı olmuş kararları ışığı altında ortaya konulacaktır.

Tasarım Sürecinin Aşamaları

giydirme_cepheBüyük ölçekli inşaat işlerini kapsayan uluslarası sözleşmelerde, işverenin tasarım konusunda ve yapım sözleşmesinin hazırlanması için danışmanlık hizmeti verecek bir mimar ile anlaşması normaldir. Böylece, imalat projeleri ve malzeme onaylarının tamamlanması ile sonuçlanacak olan tasarım sürecinin ilk adımı atılmış olur. İhtisaslaşmış taşeronlarınn baştan itibaren, henüz yüklenici ve diğer inşaat taşeronları ortada dahi yokken , mimarla ortak çalışmaya başlamak zorunda olmaları mimarın işini hangi aşamalardan geçerek yaptığını detaylı olarak incelememizi gerektiriyor.

AIA D200'E GÖRE AŞAMALAR:

Proje fikrinin ortaya çıkışından, son malzemenin onaylanmasına kadar geçen bu tasarım sürecini zamanın bire bir fonksiyonu haline indirgemeye çalışmak, değişik sınıf, kapsam ve büyüklükteki işler için farklı yaklaşımların uygulanması gereği ve farklı eğitim, karakter ve tecrübeleri olan mimarların değişik sıra ve yollar izlemesi yüzünden boşa giden bir uğraşı olur. Fakat, literatürde önerilen modellerden birini, en popüler olanını, Amerikan Mimarlar Enstitüsü sınıflandırmasını seçebiliriz (AIA D200 Project Checklist).

1 Taslak ( Pre-Design) İşverenin hedef, düşünce ve istekleri yanısıra proje ile ilgili tüm bilgilerin (yasal, işlevsel, saha, süre , bütçe ve konseptle ilgili) toplandığı analiz, sentez ve değerlendirmeye tabi tutulduğu; proje gibi görsel sunum yerine bundan sonraki tasarım çalışmalarında kullanılmak üzere bulguların rapor halinde hazırlandığı aşama.

2 Şematik Proje ( Schematic Design) Taslaktaki bilgilerin kullanılmasıyla, kat planlarının, elevasyon ve kesitlerin hazırlandığı; alternatifler için modeller hazırlandığı; taşıyıcı sistemin belirlenmesi için statikcilerle işbirliğinin başladığı; mühendislik sistemleri için alternatiflerin karşılaştırıldığı ve sürecin sonunda cins ve kapasite olarak önemli ölçüde belirlendiği aşama. Mimari planların % 60-80 ölçüde belirlendiği, mühendislik sistemlerinin detaylı projeler yerine izometrikler veya daha kaba bir şekilde taslaktan alınan yapı fiziği parametreleri ile verildiği ( performans spesifikasyonu: örneğin, radyatör gücü ve sayısı yerine istenilen sabit oda sıcaklığının belirlenmesi gibi) ; malzemelerin taslaktan gelen performans spesifikasyonu dışında henüz seçilmediği aşama. Projenin bu ilk evresinde, uygulama projelerinin yapılmasından sonra tekrar keşif çıkartılarak sözleşme bedelinin belirlenmesi şartıyla, ihaleye çıkıldığı sık görülmektedir. Bu durumda uygulama projeleri ve teknik şartnamelerin hazırlanması, sözleşmenin cinsine göre, ya tasarımcının yükleminde ya da yükleniciye verilerek devam eder.

3 Projenin Gelişimi ( Design Development DD) Artık şematik proje aşamasında seçilmiş olan konseptin, nihai zemin ve topografik etüdler kullanılarak, mimari olarak yapının aşağı yukarı tamamen oturduğu; taşıyıcı elemanların ebatlarının kesinleştirildiği ve mühendislik sistemleri alternatiflerinin elenip, bundan böyle detaylandırılmasının mimariyi etkilemeyecek seviyeye getirildiği kesin proje aşaması.

4 Uygulama Projeleri ( Construction Drawings) DD aşamasında açıkta kalan sorunların çözülmesi, inşaat ve mühendislik projelerinin de mimari projeler seviyesine getirilmesi, teknik şartnamenin yazılıp, keşfin ve ihale evraklarının (yani tüm sözleşme eklerinin) hazırlanmasıyla işin ihaleye çıkartılmaya hazır hale getirildiği aşama.

İHTİSASLAŞMIŞ TAŞERONLARA ÖRNEK OLARAK YÜKSEK BİNALARDA DÜŞEY TAŞIMA:

F rankfurtun en yüksek binası Messeterm 257 m yükseklikte, 63 katlı , 3300 insanın çalıştığı bir yapı. Toplam kapalı alanın (75.600 m2) yaklaşık 30% u asansör şaftları ve lobileriyle kaplı. Düşey trafiğin en yoğun olduğu alt katlarda bu oran 50% ye kadar çıkıyor. Satılamayan veya kiralanamayan yani gelir getirmeyen bir bölge! Asansör şaftlarını çevreleyen çekirdek yapısının bir diğer işlevi de yüksek binayı etkileyen yatay yöndeki kuvvetleri taşımak ve burkulmayı önlemek. Dolayısıyla, düşey taşınan yolcu kapasitesini azaltmadan ve de çekirdek yapısını zayıflatmadan, asansör şaft ve lobilerinin kapladığı alanı küçültmek taslak , şematik proje ve DD aşamalarında mimari, yapı analizi ve fizibilite açısından en önemli çalışmalardan biridir. Vinç, halat, motor gibi ekipmanda ve bilgisayar yazılımlarında yapılan teknolojik buluşların yanısıra bir şafta çok sayıda asansör kabini sığdırmak bu hedefi sağlamanın en önemli yolu. Tek yönlü şaftlar, 2 veya 3 katlı kabinler, aynı şaftı kullanan ekspress-lokal asansörler ve normal kabin yerine yatay olarak da yer değiştirebilen dolmuşların ‹‹Sky Lobby›› konsepti içinde kullanılmasıyla asansörlerin işgalindeki bölgeyi 50% azaltmak mümkün ( Howkins 1998)

Taslak aşamasında diyelim ki işveren mimardan geleneksel düşey taşımacılık yollarını kullanarak bir esas çözüm üretmesini ve aynı zamanda daha ekonomik ve/veya şaft alanını azaltan bir alternatif geliştirmesini istemiştir. Konunun uzmanı olan danışmanlara, kat yüksekliği, her katta yaklaşık çalışan sayısı, ortalama bekleme süresi ve önemli bir veri olan 5 dakikada boşaltılması gereken personel sayısı gibi bilgileri vererek trafik analizi yaptırmak mümkün. Pek çok iş sahibi, markayı belirleyerek, bu hesapları bu aşamada diyalog kurduğu ihtisaslaşmış taşeronlara yaptırmayı tercih ediyor. Şimdilik belki yeterli olabilecek bu analiz daha sonraki şematik proje evresinde, öncelikle her katta çalışan sayısının ve bunlar arasındaki düşey nakliye ihtiyacının kesinlikle belirlenmesi gereksinimi ve yapılacak seçimin yapı statiğine ve dolayısıyla mimariye olan kritik etkisi yüzünden artık yetersiz kalacaktır. Özet olarak, diğer mühendislik sistemlerinin projede henüz çok kaba ifadelerle tarif edilmesinin yeterli olduğu ilk aşamalarda, düşey taşıma sistemi gibi ihtisas gereken işlerde rol alacak taşeronların işveren tarafından ivedilikle seçilmeleri ve tasarıda görev almaları gerekiyor.

Proje Sorumluluğu

Öncelikle, proje sorumluluğu kavramı tip sözleşmelerden ve mihenk taşı olmuş mahkeme kararlarından alıntılar yaparak açıklanacaktır. Bu çalışma aslında sadece üç yapım sözleşmesini kapsar:

  1. İhaleye şematik dizayn aşamasında çıkılması halinde Yapım Sözleşmelerini.
  2. İhaleye DD aşamasında çıkılması halinde.Yapım Sözleşmelerini.
  3. Tasarım ve Yapım Sözleşmelerini.

Yapım sorumluluğunun, (3)de tamamen, (1)de kısmen yüklenicinin üstünde olduğunu, (2)de ise hiç sorumluluğu olmadığını düşünmek normaldir.

SÖZLEŞME EKLERİNDE HATALAR

Işverenin yapım sözleşmesi eklerindeki (bundan sonra sadece sözleşme ekleri) projelerde yapılmış olan hataların farkedilerek düzeltilmesi durumunda işin bedeline etkisi ve düzeltilmemesi durumunda ortaya çıkan kusurların giderilmesi zorunluluğu belli başlı bütün tip kontratlarda konu edildiği gibi, Anglo-Amerikan ortak hukukta pekçok davanın da konusu olmuştur. Sözleşmeden sonra bu hata ya hemen farkedilerek düzeltilmesi için keşif artışı konusu olacak ya da projenin gelişip detaylanması sürecinde farkedilerek veya farkedilmeden büyüyecek ve inşaat kusurlarına neden olacak. Bizi bu geniş konunun işveren-tasarımcıyüklenici üçgeni içinde detaylı incelenmesinden çok hem yapım sözleşmesinden önce şematik projenin hazırlanması aşamasında mimarla işbirliği yapan hem de sözleşmenin imzalanmasından sonra işveren tarafından yüklenicinin taşeronu olarak atanarak ( nominated subcontractor) tasarımın ileri aşamalara taşınmasında aktif görev alan ihtisaslaşmış taşeronun yüklenici ile etkileşimi ilgilendiriyor.

TİP SÖZLEŞMELERDE KONUYA YAKLAŞIM

Sözleşme eklerinde hata var. Projelerin büyük ölçüde taşeron tarafından hazırlandığı biliniyor. Kim kusurlu? Bedelini kim ödeyecek? İlkönce belli başlı tipik kontratların bu konuya nasıl baktıklarını özetleyelim:

  • JCT 05 Standard Building Contract ve JCT 98 Major Project Form: SBC 2.13.2 (MPF 5.1) Yüklenici Sözleşme eklerinin içeriğinden veya sözleşme eklerindeki projelerin yeterliğini kontrol etmekten sorumlu tutulamaz ( gerek tasarım-yapım ve gerek sadece yapım sözleşmelerinde)
  • AIA-201: 3.2.1 Yüklenici, sözleşme eklerindeki hata, tutarsızlık ve eksiklerden dolayı işveren veya tasarımcıya borçlu değildir ( sadece yapım sözleşmelerinde)
  • FIDIC 95 Tasarım-Yapım ve Anahtar Teslim Projeler: Kısım II Madde 4.1 İşin başından itibaren makul bir süre içinde yüklenici sözleşme eklerini kontrol eder ve kabul edilen istisnalar dışında tam sorumluluğunu yüklenir.

Önde gelen tip sözleşmeler tasarım-yapım sözleşmelerinde dahi bu konuda sorumluluğu işverene veriyor. Kararın detaylı irdelenmesini ilerideki bölümlere bırakarak konuyu geliştirmeye devam edeceğiz.

ORTAK HUKUK VE HAK TALEPLERİ

    uluslararasi_yasa
  1. Independent Broadcasting Authority v. EMI Electronics Ltd [1996] 14 BLR 1: Televizyon vericileri tasarlamakta uzman BICC, IBA tarafından yüklenici EMI nin danışmanı olarak İngilterenin en yüksek vericisinden 75 m daha yüksek iki verici projelendirmek için görevlendirilir. Proje sorumluluğunu üstlenen taraf EMI dir. IBA, sözleşme eklerine, olağan uzay kafes verici yerine istediği kötü hava koşullarında bakım yapmaya uygun yaz kış çıkılabilen kapalı silindirik vericinin konsept resimlerini de dahil etmiştir. Bu konseptin geliştirilmesi ile BICC ve EMI nin hazırladığı projeye uygun yapılan vericilerin ikisi de düşük hızla esen rüzgarda beklenmedik şekilde oluşan yüksek titreşimler ve yüksek hızlarda esen rüzgarın halatlardan kolaylıkla temizlediği karın düşük hızlarda birikmesi yüzünden oluşan statik kuvvetlerin etkisi altında devrilmiştir. Verici kule, temeli ve diğer halatlardan oluşan destek sistemi, sözleşme eklerinde işveren tarafından konsept olarak belirlenmiş olmasına rağmen mahkemeye göre “ bir tasarım-yapım sözleşmesinde, eğer tersine bir hüküm yoksa , kullanım amacı kendisine anlatılmış olan bir cismin tasarımını üstlenen taraf (EMI) bunu amacına uygun projelendirmeliydi."
  2. Co-operative Society Ltd v. Henry Boot [2002] 84 ConLR 164 : Çok katlı binanın inşaatında kazıklı temel işlerini yüklenen Henri Boot idarenin konseptine dayanarak derin temel kazısında hafriyatı komşu alanlardan gelebilecek toprak kaymalarına karşı koruyan diyafram duvarları da tasarlamıştır. Konseptten gelen bir hatanın projede düzeltilmemesi sonucu diyafram duvarların çökmesine yol açan bir hata yapılmıştır. Yüklenicinin aleyhine sonuçlanan davada, kararı açıklayan kritik birkaç cümle şöyledir: “ Tasarımı başka bir şahıstan devralan taraf, tasarımın hangi aşamada el değiştirdiğine bakmaksızın makul mesleki hüner ve özeni göstererek işini tamamlamalıdır. Projenin tamamlanması, bana kalırsa, o ana kadar yapılmış olan işin tamamen anlaşılması ve yeterli olup olmadığının saptanmasını gerektirir.

Bu iki karar da anahtar teslim tasarım-yapım sözleşmeleriyle ilgilidir. Sözleşme eki projelerde, tasarımcının ve dolayısıyla işverenin sorumlu olduğu bir hata var fakat sözleşmeyle artık proje sorumluğunu da alan yüklenici tarafından düzeltilmemiş ve sonuçta imalatı etkilemiştir.

BEDELİ KİM ÖDEYECEK

JCT SBC 05 e göre hatanın bedelini, eğer hata yapımdan önce farkedildiyse, kusurlu olan taraf yani işveren öder:

  • 2.14.12 İşverenin eklerinde 2.13.2 ye göre yüklenicinin sorumlu tutulamayacağı bir yetersizlik bulunursa; eğer bu yetersizlik yüklenicinin teknik şartlarında ele alınmamışsa, işverenin ekleri uygun şekilde değiştirilecektir.
  • 2.14.4 ...,2.14 İşverenin eklerinde 2.13.2 ye göre yüklenicinin sorumlu tutulamayacağı bir yetersizlik bulunursa; eğer bu yetersizlik yüklenicinin teknik şartlarında ele alınmamışsa, işverenin ekleri uygun şekilde değiştirilecektir.

İşveren, tasarımcıya sözleşme eklerini hazırlatırken, tasarım sözleşmesindeki tüm yükümlülüklerini kusursuz yerine getirmelidir. İşveren kusursuz olabilir. Bu durumda tasarımcının ihmali söz konusudur. Keşif artışı hariç; gecikme, verimlilik kaybı gibi nedenler yüzünden yiklenici ve taşeronların uğradığı zarar ziyanın giderilmesi için işverenin tasarımcıyı hedef alacağı kesindir. Tasarımcının sözleşmeden sonra da proje yükümlüğünün devam ettiği yapım sözleşmelerinde aynı hata düzeltilmeden uygulama projelerine de taşındıysa zarar ziyandan yüklenicinin sorumlu olmayacağı işveren ve tasarımcı arasında paylaşılması gerektiği açıktır. Bu tazminat bedelleri çok önemli düzeylere çıkabileceği için işverenler yapım tip sözleşmelerinde şu şekilde düzeltmeler yapmak için ısrar etmektedirler (Blyth & Blyth v. Carillon) : “ İşverenin sözleşme eklerinde bulunan herhangi bir proje hatası, tutarsızlık ve eksiklik yüklenici tarafından bedelsiz olarak sözleşme bedelinde artış yapılmadan düzeltilecektir”. Tasarım-yapım sözleşmelerinde ise, 4.2 deki dava özetlerinde söz edildiği gibi, kusur yüklenici tarafından zamanında fark edilmeyerek geliştirilen projelere taşınmış, tamir gerektiren inşaat kusurlarına veya zarara yol açmışsa ve sözleşmede JCT 05 gibi yükleniciyi koruyan spesifik hükümlerin olmaması durumunda, geleneksel ortak hukuka göre bu sorundan anahtar teslim yüklemi üstlenen yüklenicinin sorumlu tutulduğunu biliyoruz.

İhtisaslaşmış Taşeronlar

Yüklenicinin projeden tamamen veya kısmen sorumlu tutulabilmesi için işverenin tasarımcı yerine ona yaslandığının sözleşmede çok açık bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Gene açık bir şekilde ifade edilmediyse, proje sorumluluğu olan taşeronun atanması halinde dahi proje sorumluluğunun yükleniciye iletildiğini düşünmek mümkün değildir. Taşeronun yapım sözleşmesinden sonra, işveren tarafından atanmasıyla birlikte, yüklenici ile kurduğu kontrat ilişkisi dışında, yoğun işbirliği yapmasına rağmen tasarımcı ve işveren ile kurduğu benzer bir borç ilişkisi yoktur. Atanmış taşeronun, her taşeronda olduğu gibi, çalışmaktan kaçınması veya kusurlu çalışmasından dolayı normalde işverene karşı yüklenici sorumludur. Fakat tasarım konusunda durum farklıdır. Çünkü sözleşme eklerindeki projeler tasarımcı ve taşeron arasındaki işbirliği sonucunda hazırlanmış ve bu belgelerdeki kusur sözleşmeden sonra farkedilmişse işverenin sorumlu tutacağı taraf tasarımcıdır. Projeyi esasında konunun uzmanı olarak tasarımcı için hazırlamış olan taşeron, işverenle doğrudan bir kontrat ilişkisi olmadığı için sorumlu olmayacaktır. Dolayısıyla esas sorumlu olan taraf hatasının bedelini ödememekte ve yüklenici vasıtasıyla keşif artışı alarak ödüllendirilmektedir.

Önceki bölümlerde açıkladığımız gibi eğer proje hatası devam etmiş ve kusurlu inşaata dönüşmüşse tasarım-yapım sözleşmelerinde durum çok açıktır. İşveren yükleniciyi; o da taşeronu sorumlu tutacaktır ( bakınız 4.2) Fakat yapım kontratlarında, taşeron olsun veya olmasın, proje konusunda mimar geminin kaptanıdır ve işverenin ortaya çıkan tasarım kusurlarında hesap soracağı ilk kişidir ( Hudson 1990, s.85) İşverenin onayının alınmış olması dahi tasarımcının yükümlülüğünü hafifletmez. Yüklenici işvereni, o da tasarımcıyı sorumlu tutacak ve esas hatalı olan tarafın yani taşeronun zararı karşılanacaktır.

Bu konuyu Ingiliz dava dosyalarından yapacağımız alıntılarla daha berrak hale getirebiliriz:

INGILIZ TEMYİZ MAHKEMESİ KARARLARI

yuksek_bina_asansoru
  1. Norta v. John Sisk (1977): Duvar kağıdı imalatı yapacak fabrikanın teknolojik kısmının tasarım, üretim ve montajı için Hoecsh Export ile anlaşan işveren Norta, yüklenici John Sisk ile yapım sözleşmesinin imzalanmasından sonra Hoecsh’i atayarak John Siske devreder. Yapım sözleşmesinde John Sisk’in proje görevi ile ilgili hiçbir ifade yoktur. Hoecsh’in tasarladığı kısımda çatıda tavan aydınlatmasından yağmur suyu akması yüzünden Norta yükleniciyi sorumlu tutar. Halbuki sorun tasarımdan kaynaklanmaktadır ve temyiz mahkemesi proje sorumluğunun atanmayla taşerondan yükleniciye otomatik olarak geçmeyeceğini belirterek John Sisk’in yükümlülüğü olmadığına karar verir.
  2. Shanks & Mc Ewan Ltd v. Strathclyde Regional Council (1994): Su altında yapılan tünel kazısında çeperler prefabrik betonarme segmanlarla kaplanacaktır. Teknik şartnamede proje ve imalatın belirli bir atanmış taşerona yaptırılması ve tüm statik hesapların işverene sunulması; sözleşmede de yüklenicinin kalıcı işlerle ilgili proje sorumluluğunun olmadığı kaydedilmişti. Yüke giren segmanların proje hatası yüzünden çatlaması üzerine işveren uzlaşmazlığı yükleniciye karşı mahkemeye taşıyarak tazminat talebinde bulunur. Mahkeme ise (sözleşmeye göre yüklenicinin tasarım sorumluluğu olmadığına göre) projeler yüklenici tarafından hazırlanmış bile olsa işverenin onayından sonra segmanların çatlamaması gerektiğine karar vermiştir.
  3. Shanklin Pier Co Ltd v. Detel Products Ltd: Davacı iskelesini boyatmak istemektedir. Davalı Detel imal ettiği özel bir boyanın bu işe tamamen uygun olduğu, pası önleyeceği, 7 ve 10 yıl arası dayanacağı şeklinde güvenceler vermektedir. Bu garantilere güvenen Davacı yüklenicisine Detel Products Ltd ile anlaşması ve bu boyayı kullanması talimatını verir. İddiaların hayli abartılı olduğu daha sonra görülür. Görünürde işverenin yüklenici ile ve yüklenicinin de Detel ile olan sözleşmesinden başka bir anlaşma yoktur. Yüklenicinin iflası üzerine işverenin zarar ziyanı ödettirmek için hiçbir vasıtası kalmadığı düşünülmektedir. Halbuki, temyiz mahkemesi, demo ve pazarlıklar sırasında işveren ve Detel arasında ikincil bir sözleşme (collateral contract) tesis edildiğine ve Detel Product Ltd nin zarar ziyanı karşılamasına hükmeder. Bu cins davalarda bu karar çok sık referans olarak kullanılmaktadır.

ÜÇÜNCÜ ŞAHIS GARANTİLERİ

I şverenin ihtisaslaşmış taşeronlarla konsept aşamasından itibaren başlayan ve yapım sözleşmesiyle birlikte yüklenicinin taşeronu olarak atanmasıyla devam eden bu ilişkinin yarattığı bu çarpık durumun çözümü ikincil garanti denilen üçüncü şahıslardan işverenin topladığı garantilerdir ( collateral warranty veya direct warranty).İkincil garanti, garantiyi verenle sözkonusu inşaat işinden menfaati olan ( örneğin işveren, tasarımcı, mal sahibi gibi) başka bir taraf arasında yapılan basit bir sözleşmedir. İkincil garanti, garantiyi veren ve alan arasında direk borç ilişkisi yaratarak sorun çıktığı takdirde garantiyi alanın inşaat kusurlarına karşı kendini güvenceye almasını sağlayacaktır. Bu sözleşme ikincildir çünkü yapım sözleşmesini destekleyip tamamlamaktadır; bir garantidir çünkü veren taraf kendi sözleşmesindeki yükümlülükleri bir kez de alan tarafa karşı güvence vererek doğrulamaktadır. Bu cins anlaşmalar, üçüncüye yer vermeyen sadece iki taraf arasındaki (işveren ve yüklenici arasındaki yapım sözleşmelerinde olduğu gibi) borç ilişkilerinde üçüncü tarafın da görev almasını veya faydalanmasını sağlamak için kullanılır. Örneğin, işveren yapım sözleşmesine taraf olmayan taşeronu kusurlu imalatından dolayı dava edemez fakat ikincil garanti sayesinde bu eksik kalmış borç ilişkisi kurulmuş olur. İkincil garanti için hazırlanmış standart formlardan JCT NSC/W çok yaygındır. Yapım sözleşmesinde işveren ve ihtisaslaşmış taşeron arasında gerçekleşeceği kaydedilen ikincil garanti, sözleşmeden sonra 21 gün içinde taraflar arasında arasında imzalanarak yürürlüğe girer. NSC/W de bizi ilgilendiren en önemli maddeler yükleniciye zaten bağlı olan taşeronu işverene de bağlar:

  • 2.1 Atanmış taşeron, kendi kapsamına giren işlerdeki projenin tasarlanmasında; malzeme ve ekipmanın seçiminde ve teknik şartnamenin hazırlanmasında makul hüner ve özenle çalışmayı taahhüt eder;
  • 3.2 Taşeron, projeyle ilgili bilgi akışında yarattığı gecikmelerden dolayı işverene karşı yükümlüdür.
  • 5.3 Taşeron kesin kabuldan sonra ortaya çıkan tüm gizli kusurların giderilmesinden sorumludur.

Sonuç

Y apım sözleşmesinden önce şematik proje aşamasında; tasarımcı işverenle yaptığı sözleşme maddesi olarak projenin bir kısmında taşeronun hizmetlerinden yararlanmasının mümkün olduğunu onaylatır ve taşerondan da NSC/W 2.1 mahiyetinde garanti alırsa, sözleşme eklerinde şematik projede yapılacak hataların sorumlusu direk olarak taşeron olacaktır.

Yapım sözleşmesinden sonra uygulama projesi aşamasında; yapım sözleşmesinde taşeronun atanacağı belirtilir ve 21 gün içinde işveren taşeronla NSC/W mahiyetinde bir anlaşmanın içine girerse (bu taşeronun isteğine kalmamıştır çünkü 21 gün sonra ikincil anlaşma olmamışsa yüklenici taşeron anlaşmasını imzalamaktan kaçınabilir) taşeronun kapsamındaki projeden tasarımcıdan önce taşeronun sorumlu olacağı belirlenmiş olur. Böylece proje kusurlarından dolayı yüklenici işverene dönünce işverende işin gerçek sahibi taşeronu sorumlu tutacaktır.

REFERANSLAR

  • R. Howkins (1998), “ Elevator core areas” , Elevator World, Inc
  • A.A.Hudson (1970), “ Hudson’s building and engineering contracts”, Sweet & Maxwell
  • J. Murdoch, Hughes W. (2000) , “ Construction contracts”, Spon Press, New York




Doçent Dr. Hüsnü Tözeren (ODTÜ İnşaat 1973; MS, PhD Columbia University, New York 1978) akademik kariyerinin (bakınız: Researchgate ) uzun yıllar yurtiçi ve yurtdışında (Rusya, Orta Doğu ve Balkanlar) çeşitli ağır müteahhitlik projelerinde; bakınız: Gazinjstroy, Moscow ) yer almış; bilimsel, mesleki ve güncel çok sayıda makale yayınlamıştır. Bu sitede yayınlanan makalelerin tüm hakları yazarlarına aittir. Bu ibare eklenmek şartıyla, makalelerden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir.