Yazının Türkçe tercümesi
Maliyet Mühendisi dergisinin Eylül 2003 sayısında Tim McGoldrick'in yazdığı "JCT - İleriye doğru büyük bir adım" yazısını okumaktan çok memnun oldum; bu yayın JCT sözleşme koşullarında şu anda bazı iyileştirmeler yapılmakta olduğunun iyi bir işaretidir.
Kariyerimin 30 yılı aşkın uzun bir bölümünde proje yöneticisi olarak hem Londra hem de Orta Doğu'daki inşaatlarda İngiliz ve yabancı şirketlerle çeşitli deneyimlerim olduğundan, yapım işleri sözleşme koşulları tartışması özellikle ilgimi çekiyor. İngiltere merkezli işleri gerçekleştirirken karşılaşılan olağanüstü sorunları yurtdışı projelerle şahit olduğum durumlarla karşılaştırarak analiz ederim.
Arsenal Futbol Kulübü ile ilgili endişe yaratan günlük haberler, yeni stadyumun inşaatı sırasında yaklaşık 120 milyondan başlayan maliyet tahminlerinin en son haberlere göre yaklaşık 400 milyona ulaşabileceği ve hatta bu saygın futbol kulübünün çöküşüne bile yol açabileceği şeklindedir. Henüz hiç kimse inşaatın ne zaman tamamlanacağını bilmemektedir. Bence JCT Sözleşme Koşullarının, "Süre uzatımı" ( bundan sonra EOT ) konusunda çok fazla vurgu yapmasının bu tür sorunlarla yakın ilgisi vardır. İngiltere'deki müteahhitler, bu koşullara atıfta bulunarak ekstra maliyet taleplerinde bulunmaya büyük ölçüde alışmışlardır ve bu faktör, işlerin ilerleyişi üzerinde olumsuz bir etki yapmaktadır. Avrupalı müteahhitler, tamamen farklı bir yaklaşımla temelde projelerinde FIDIC ( Bu tür kontratlarda da süre uzatımı talepleri için de hükümler vardır) kullanırlar; EOT'yi sözleşmelerinin kritik bir parçası olarak görmez ve işi mümkün olan en kısa sürede tamamlamaya odaklanırlar. Uzun süredir Birleşik Krallık merkezli şirketler yerine (Birleşik Krallık ve Orta Doğu'da) katıldığım projelerin çoğunda Avrupalı müteahhitlere daha çok güveniyorum.
Merkezi Londra'da bulunan son projelerimizden birinde, işlerin çoğunda İtalya, Fransa ve İspanya'dan Avrupalı müteahhitler istihdam ederken İngiltere merkezli müteahhitler işlerden yalnızca küçük bir pay alabildi. JCT 98, istihdam ettiğimiz sınırlı sayıdaki İngiliz şirketi için sözleşme olarak kullanıldı, oysa Avrupalı müteahhitler ile FIDIC tipi sözleşmeler tercih edildi. Biz iki İngiliz şirketinin hesaplarının takip edilmesi için ciddi bir kesin hesap bürosuyla anlaşırken bu şirketler henüz İnşaatın başında iki kısmi zamanlı kesin hesapçı tutarak işe başladılar. Avrupalı müteahhitlerin hesaplarıyla ilgili olarak (minimum maliyet artışı ile bitirdiğimizi belirtmek isterim) profesyonel kesin hesapçılardan herhangi bir yardım almadan, tüm ödeme işlemlerini kendi kişisel imkanlarımla yürütmeyi başardım. Tam fiyatlandırılmış keşif cetvelleriyle ve MS Excel kullanımı sayesinde, Avrupalı şirketler için maliyet kontrol belgeleri oluşturmak benim için kolaydı. İki İngiliz şirketi için kesin hesapçılar tarafından sunulan hesapları doğrulamak ve sık sık düzeltmek için daha fazla zaman ve çaba harcadığımı söyleyebilirim.
İngiltere inşaat endüstrisinin önleyebileceği bazı sorunların nedenlerini anlamaya yardımcı olabilecek kişisel düşüncelerimi paylaşmam gerektiğini düşündüm.
İngiliz sözleşmeleri, ön hazırlıkların sağlanması için geniş bir platform sağlarken, FIDIC bu konuya aynı türden bir vurgu yapmamaktadır. Son projemizdeki Avrupalı şirketler, çalışmalarını hiçbir ön hazırlık kalemi olmaksızın detaylı, fiyatlı, keşif cetveline göre üstlendiler. Birleşik Krallık müteahhitlerinin, JCT 98 için izin verildiği üzere fiili çalışma öğelerinden ayrı olarak fiyatlandırılan önemli ön hazırlık ödenekleri vardı.
Avrupalı müteahhitler, işgücünü kendi ülkelerinden getirdiler ve JCT 98 sözleşme şartlarını seçmiş olsaydık, personellerinin taşınması ve barınması ile ilgili önemli ölçüde daha fazla ön hazırlık ödeneğine sahiptiler. Onların basit bir amacı vardı: kararlaştırılan program süreleri içinde işlerini bir an önce bitirmek ve ülkelerine geri dönmek. Sözleşmelerinin tüm yönleriyle ilgilenmek üzere tam yetkiye sahip iş yerinde sürekli temsilcileri vardı. Programımızın dikte ettiği ilerlemeyle baş edebilmek üzere çalışmalarını hızlandırmak için daha fazla adama ihtiyaç duyduklarında, masrafları kendilerine ait olmak üzere gerekli önlemi almakta hiç tereddüt etmediler.
İngiliz şirketlerinde, şantiye temsilcileri ve merkez ofisleri arasında yetki paylaşımı vardı. İşteki aksamalardan dolayı sık sık bahanelerle karşı karşıya kalıyorduk - gecikmelerde mesuliyetin taşeronların üstüne atıldığı dahi oluyordu - ve başkalarının (yani diğer Avrupalı müteahhitlerin) iş ilerlemeleri üzerinde neden olabilecekleri menfi sonuçlar hakkında ciddi yazılı uyarılar yapmak zorunda kaldık. Avrupalı müteahhitler, işlerine mümkün olan en hızlı şekilde devam ettiler ve bu faktör, İngiliz şirketlerini kendi işleriyle daha etkin bir şekilde ilgilenmeye iten bir katalizör görevi gördü. Avrupalı şirketlerin işlerinin ilerlemesiyle bağlantılı olarak asgari dikkat gerekliyken, sürekli olarak ilerlemeyi izlemeye ve İngiliz şirketlerinin çalışmalarıyla ilgili bitmeyen sorunlarla başa çıkmaya çalışıyorduk. Gecikmenin mesuliyetini İngiliz müteahhitleriyle birlikte Avrupalı müteahhitlerin de üstlendiği sadece birkaç durum oldu. Tüm iş dallarında İngiliz şirketlerini istihdam etseydik, projenin başardığımız zaman ölçeğinde (ve aynı bütçe dahilinde) tamamlanmasının mümkün olmayacağına inanıyorum.
İşe aldığımız Avrupalı müteahhitlerden üçünün kendi işleri için yaklaşık 1000 detaylı tatbikat projesi yapmak zorunda kaldığını, bu tür çizimlerin maliyetinin sözleşmeleriyle belirlendiğini ve eskalasyona tabi olmadığının altını çizmek gerekir. İngiliz şirketlerinden biri de yaklaşık 200 çizim yapmak zorunda kalmıştı. Farklı şirketler tarafından üretilen tüm projeler, inşaat için onaylanana kadar farklı meslekler arasındaki koordinasyon sürecinin bir parçası olarak birkaç kez revize edilmeli ve yeniden teslim edilmelidir. İngiliz şirket tarafından üretilen tatbikat projelerinin maliyeti, diğer mesleklerle koordinasyon nedeniyle onay süreci uzadıkça yukarı doğru revize edilmek zorunda kaldı. Avrupalı müteahhitler, bu projelerin üretimi ile ilgili ekstra maliyetler için herhangi bir talepte bulunmadılar, ancak aynı süreçten onlar da geçtiler ve projeleri diğer mesleklerle tamamen koordineli hale gelene kadar (bazıları beş veya altı kez) birkaç kez yeniden sunum gerektirdi.
Geçmişte birkaç İngiliz müteahhitle yaşadığımız talihsiz deneyimleri takiben, müteahhit seçimi sürecinde dikkatliydik. Londra'daki son projemize atadığımız İngiliz şirketleri, şirketimizle daha önce de çalışmışlardı ve nihai başarı için gerekli olan ileri esnekliği ve işbirliğini gösterdiler. Bu şirketlerde bile, büyük ölçüde çeşitli taşeronlara olan yoğun bağımlılıkları nedeniyle karşılaşılan ciddi zorlukların üstesinden gelmek zor bir işti.
JCT Sözleşme Koşullarının, müteahhitlere "Süre uzatımından" yararlanmaları için kapsamlı kolaylık sağladığına inanıyorum ve bazı İngiliz şirketlerinin, projelerin başlangıcından itibaren EOT taleplerine hazırlık için uzman tuttuklarını söylemek haksızlık olmaz. Bu mesele, Birleşik Krallık'taki projelerdeki gecikmelerin ve maliyet aşımlarının başlıca nedenlerinden biridir ve sözleşme koşullarının düzeltilmesi ile önlenebilir.
Daniel Atkinson Mayıs 2003'te Maliyet Mühendisi'ndeki makalesinde FIDIC Sözleşme koşullarına dayanan Kazan Fabrikası yapımında (işverenin) işin hızlandırılması talebine atıfta bulundu. Bu durum, hiç şüphesiz, müteahhitlerin FIDIC Sözleşme Koşulları (iş kapsamı genişletilirse) kapsamında hızlandırma maliyetleri veya sürenin uzatılması hakkına sahip olduğunu ve bu tür senaryolarla başa çıkmak için hükümleri olduğunu kanıtlamaktadır. Bu özel durumda projenin zamanında tamamlandığı anlaşılıyordu. Acaba bunun yerine JCT Koşulları uygulansaydı durum böyle olurmuydu?
Proje Ortaklığı ve yeni MPF ( Major Project Form ) tipi düzenlemeler gibi alternatif sözleşme koşullarına yönelik son teklifler, projeleri zamanında ve bütçe dahilinde tamamlamayı hedefleyerek müteahhitlerin tutumlarında bir değişikliğe yol açacağını umduğum bir sürecin başlangıcı olabilir.
Zamanın uzatılması meselesini ayrı bir temele oturtabilirsek, projeleri zamanında tamamlamaya daha fazla vurgu ve cesaret vererek ve daha makul seviyede maliyetlere yol açarak sektöre ve ülkeye bir bütün olarak daha iyi hizmet verilecektir.
İlave Notlar: Bu notlarda belirtilen ve 2003 yılında yayınlanan MPF mukavele tipleri, büyük projelere uygulanmak üzere adapte edilmişti. Daha sonra JCT tarafından MP 2006 ismi ile, Büyük Projeler Mukavelesi 2016 olarak yeni bir standart uygulama şeklini aldı. Bu konudaki bağlantı https://www.jctltd.co.uk/product/major-project-construction-contract .