kamu inşaat sözleşmelerinde borçlar kanununa göre geçici kabul 

Arşiv

ULUSLARARASI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNDE GEÇİCİ KABUL

Hüsnü Tözeren


defective construction

Borçlar Kanunu, inşaat sözleşmelerinin en önemli konularından biri olan, yapının kabulünde uygulanacak, inşaat kusurlarının kontrol prosedürünü anlatır (Bakınız BK m. 360). Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi (BİGŞ) ise BK’nın çerçevesini çizdiği bu prosedürün kamu sektörü inşaat işlerine uygulanmak üzere detayına girer. BK yı yenileyen ve yerini alan Türk Borçlar Kanunu (TBK) Ocak 2011 de meclisten geçti. İnşaat kusurları ve tamamlanmış yapının iş sahibine tesliminde, yeni borçlar kanunu BK dan çok farklı değil ve yanıtlayacağını umduğumuz bazı soruların cevabı TBK da yok.Bir yapının kabul sırasında "... iş sahibinin ... nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu" olması ret edilmesi için bir sınır olarak kabul edilirdi. Nısfet Türk Dil Kurumu büyük sözlüğüne göre insaf, adalet, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet anlamına geliyor. Nısfet böylece çok anlaşılır ve konuyla yüzde yüz alakalı bir sözcük olsa da, nısfet kaidesinin veya testinin tanımının yapıldığı BİGŞ dahil hiçbir belge bulunamamasına rağmen gene de BK’nın böyle bir rasyonel kaide veya teste duyulan gereksinime çok eskiden parmak basması güzel bir olaydır. Konunun Anglo-Amerikan hukukunda ele alınış şekline bakalım: İngiltere’de yapım sözleşmelerine de uygulanan Mal ve Hizmet Satışı Yasası’nda (SGA 1982) kusur, mantık testiyle (reasonability test) şöyle belirlenmektedir (ABD’de de benzer yasalar var): Eğer makul bir kişi, sunulan malın sözleşmede belirtilen teknik tanımını, numunelerini, önemi varsa fiyatını ve tüm diğer ilgili şartları göz önüne aldıktan sonra kalitesini tatmin edici buluyorsa; bu mal alıcı ve satıcı arasındaki ticari işlemde kalite açısından tatmin edici kabul edilir. Yani tamamen tarafsız ve mantıklı bir jüri üyesine konuyu detaylı olarak anlattıktan sonra bu mantıklı insanın vereceği karar yeterlilik açısından belirleyicidir. Kabul testi bundan daha açık ve mantıklı olarak tarif edilemezdi. İlgili taraflar testi isterlerse sanal olarak uygular ve riski alır, tutacakları yönü seçerler. TBK’da ise nısfet kaidesinin daha detaylı tarif edilmesi gibi faydalı bir işlem yapılması yerine bu sözcükler metinden tamamen çıkartılmış ve yerlerine hakkaniyet gereği ifadesi konulmuş ( TBK m. 475). Bu, BK nın nısfet kaidesinden ve SGA nın mantık testinden geriye doğru atılmış bir adım; hakimin kararı esastır diyen bir totolojidir. Nefaset Kesintisi: Borçlar kanununda kusurlu yapının kabulünde önerilen iki tür kesinti vardır. Bunlardan birincisi, BK m.360 ikinci paragrafta ifade edilen "...iş sahibi bu tip kusurların da onarılması yerine olduğu gibi ama fiyatını tenzil ederek kabul edebilir." Onarımın tahmini maliyeti yapıldıysa, sözü edilen tenzilatın büyüklüğünü hesaplamak gayet kolaydır. Uygulamada bu tür kesintiler için yaygın olarak nefaset kesintisi terimi kullanılıyor. Halbuki bu hatalı. Bu basbayağı bir kesintidir. Bu kesintinin amacı düşük kaliteli malın fiyatının haklı olarak indirilmesidir. Nefaset kesintisine tabi kusurlar, sonraki paragrafta izah ettiğimiz gibi, onararak giderilmesi mümkün olan kusurlar olmamalıdır.

Özet

Borçlar Kanunu, inşaat sözleşmelerinin en önemli konularından biri olan, yapının kabulünde uygulanacak, inşaat kusurlarının kontrol prosedürünü anlatır (Bakınız BK m. 360). Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi (BİGŞ) ise BK’nın çerçevesini çizdiği bu prosedürün kamu sektörü inşaat işlerine uygulanmak üzere detayına girer. BK yı yenileyen ve yerini alan Türk Borçlar Kanunu (TBK) Ocak 2011 de meclisten geçti. İnşaat kusurları ve tamamlanmış yapının iş sahibine tesliminde, yeni borçlar kanunu BK dan çok farklı değil ve yanıtlayacağını umduğumuz bazı soruların cevabı TBK da yok. Bir yapının kabul sırasında "... iş sahibinin ... nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu" olması ret edilmesi için bir sınır olarak kabul edilirdi. Nısfet Türk Dil Kurumu büyük sözlüğüne göre insaf, adalet, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet anlamına geliyor. Nısfet böylece çok anlaşılır ve konuyla yüzde yüz alakalı bir sözcük olsa da, nısfet kaidesinin veya testinin tanımının yapıldığı BİGŞ dahil hiçbir belge bulunamamasına rağmen gene de BK’nın böyle bir rasyonel kaide veya teste duyulan gereksinime çok eskiden parmak basması güzel bir olaydır.

1. Giriş

S özleşme hukukunda, kusurlu mal ve/veya hizmet sunulmasının hangi koşullarda sözleşme hükümlerinin ihlali sayıldığı, bu durumda ortaya çıkan tazminat talepleri ve hatta sözleşmenin bozulma olasılığı üstünde durulan önemli yasal konular. Yurtiçi yapım işlerinde 6098 sayılı 11.1.2011 tarihli Türk Borçlar Kanunu (bundan sonra TBK) bu konuda genel çerçeveyi çiziyor. Daha önce, uluslararası işlerde, inşaat kusurlarının ele alınış tarzı incelenmiş [1] ve geçici kabulde onarılması güç kusurlara uygulanan mantık testi ( [2] Hudson's Building And Construction Contracts) bu sorunlara verilebilecek en karmaşık örneklerden biri olan uluslararası bir inşaat projesinde düşük kaliteli betonun red veya kabulu prosedürüne uygulanmıştı. Bu güncel makalede, yurtiçi geçici kabul durumlarında uygulanan TBK 475 sayılı madde Hudson kabul testi (Bundan sonra kabul testi) ile karşılaştırılacak ve uygulamayı iyileştirmek amacıyla bazı öneriler yapılacaktır.

TBK yasalaşmadan önce yürürlükte olan 318 nolu 22.04.1926 tarihli Borçlar Kanununu ( Bundan sonra BK) 2010 yılında İMO'nun yayınladığı yazımızda [3] derinlemesine incelemiş ve kusurlu eserin red veya kabulunu belirleyen ''nısfet kaidesinin'' modern bir mantık testi haline getirilmesi durumunda yeni yasanın bu konuda bazı batı yasaları kadar güçlü duruma geleceğini belirtmiştik. TBK , 1926 yılında yasalaşmış olan BK'da yer alan büyük olasılıkla batılı yasalardan esinlenilen nısfet kaidesi yerine ''hakkaniyet gereği'' ifadesi konularak yasalaşmış ve hakimin hükmü hakkaniyet demek olduğuna göre sorunumuza fazla bir açıklık getirilememiş; uygulamayı kolaylaştıracak modern bir kabul testi fırsatı kaçırılmıştır. Bu yazının amacı Hudson benzeri bir kabul testi ile birlikte uygulamanın daha net ve kesin hale geleceğini göstermektir.

2. Türk Borçlar Kanunu

giydirme_cepheGeçici kabulde anlaşmazlık yaratan kusurlu inşaatın çözümünü yöneten en önemli TBK maddesi aşağıda verilmektedir :

Madde 475:

1 Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.

2 Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.

3 Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.

İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.

Yasanın analizi ile hemen ortaya çıkan sonuçlar:

1 Eğer inşaat kusuru varsa ya onarılarak giderilmesi, fiyatta indirim yapılması, tazminat ödenmesi veya sözleşmeden dönülmesi seçimlik haklardan biridir,

2 Birinci şıkta, İş sahibinin kullanamayacağı ifadesinden amaç eserin kullanım amacına uygun yapılmaması olduğu için proje ve şartnamelere uygun iş yapmak olarak değerlendiriyoruz.

3 Onararak kusur gidermenin kabul edilmediği aşırı masraf gerektirme durumunda olaya başka açıdan bakma gereksinimi olduğu,

4 İş sahibinin sadece kabule zorlanamayacak ölçüde kusurlu olan imalatı red etmesi,

5 Red ve kabul gibi iki zıt kutbun arasını bulmanın hakkaniyet ifadesi kullanarak yargıcın hükmüne bırakılması.

2.1 Örnek Uygulama ve Davalar

    uluslararasi_yasa
  1. Aşırı Masrafı Gerektiren Çok Sayıda Yüzeysel İnşaat Kusuru : Bu durumda en doğru yol geçici kabul heyetinin obje tamamlanana kadar denetim için çağırılmamasıdır.

    Kullanım Amacına Uygun Olmayan İnşaat:

  2. Ruxley Electronics v Forsyth Construction Limited : "Eğer bir bina iş sahibinin tasarladığı amaca (kullanım amacı HT) hiç bir şekilde hizmet edemeyecek kadar bozuk inşa edilmiş ise iş sahibinin tazminat olarak talep ettiği yeniden ifa bedelini kabul ettirmesi zor olmayacaktır."
  3. Temyiz mahkemesi hükmünden yapılan alıntı : "Mevcut asansörlü vitrin kasasının çalışmasında anormallik ve tehlikeler olduğu, çalışabilir hale getirilmesinin dizayn durumuna göre olanaklı bulunmadığı saptanmıştır. Şu halde eser benzeri imalatlarda bulunan değer ve kalitede değildir. Bu yüzden de, iş sahibinin eserden beklediği amacı karşılamamaktadır.”
  4. Geçici kabulden sonra ortaya çıkan dış cephede yoğuşma : "... dış etkenlerle de bu eksiklikler zaman içerisinde ortaya çıkabilir. Örneğin yağmurlu havalardan dolayı, diğer binalarda olmayan bozulmaların sonradan ortaya çıkması …" Net olarak, bu durum izleyen paragraftaki durumlar gibi iş sahibinin hakkaniyet kaidesine başvurmaya hiç gerek olmadan kabule zorlanamayacağı durumlardan biridir.
  5. Donanma'da kullanılan ağır hizmet tipi jeneratör yerine sivil amaçlı jeneratör takılması; normal kompresör yerine hermetik kompresör takılması ve enjeksiyonla tamir edilemeyecek kadar çok çatlaklı inşaatın kabul edilmesi mümkün değildir.
  6. 80 li yıllarda önde gelen bir Türk müteahhiti, Suudi Arabistan'da yüklemindeki betonarme villaları yeterli hassasiyette inşa etmediği için İngilere'den gelen prefabrik mutfak takımları sığmamış ve müteahhit büyük çaplı onarım veya yeniden ifaya zorlanmıştır. Bu proje sonunda şirket inşaat sektöründe bir güç olmaktan çıkmıştır.

2.2 İş Sahibinin Kabule Zorlanabileceği Durumlar

  1. Bir hukuk profesörü ile yaptığımız sohbet : Neee!!! O kadar para döktükten sonra iş sahibi inşaatı istediği gibi yaptıramayacak mı?
  2. Imodco Ltd v Wimpey Major Projects Ltd (1987) 40 BLR 1 : Tesisat borularını onaylı projelerde gösterilen noktalardan aynen geçirmek üzere yapılacak tadilatın maliyetinin davalıdan tazminat olarak alınması; "iş sahibi bu büyük revizyonu yapmaya kesin kararlı ise ve eğer bu revizyon makul yol ise düşünülebilir.
  3. Ruxley Electronics v Forsyth Construction Limited , Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi (1995) : Yargıç Lord Keıth of Kinkel : "Mevcut temyiz davasına yol açan şartlar ortaya çok sık çıktığını düşündüğüm bir durumun tipik bir örneği . Bir arazi sahibi kendi arsasında bina yaptırmak için anlaşma yapar. İş bittiği zaman binanın kullanım amacına gayet güzel hizmet edeceği görülür. Buna karşın, bitmiş iş ikinci derecede önemli bir teknik koşuldan ötürü teknik şartnameyi sağlamakta başarısız olur. Yapılmış ve tasarlanan binanın kıymetleri arasında hiç bir fiyat farkı yoktur. Ama iş sahibi samimiyet içinde şunu söyleyebilir: Bu iş beni yapılmasını istediğim ev kadar memnun etmiyor. Benim tercihim bu değildi. Konfor, rahatlık ve estetik açıdan bir seyler kaybettim. Fakat, bu kusur ancak ve ancak evin tamamen yıkılıp baştan yapılmasıyla giderilebilir. Baştan ifanın maliyeti getireceği kazanca nazaran o kadar yüksektir ki makul bir iş sahibi bunun yapılmasını isteyemez. İş sahibinin inşaat kusuru yüzünden uğradığı gerçek zarar nedir? Taraflar buna benzer problemleri mahkemelere taşımadan genellikle kendi aralarında çözdükleri için İngiliz mahkemelerinde bu sorunun cevabı net olarak verilmiyor ."
  4. Jacob and Youngs Inc v Kent(1921) 230 NY 239 p.244-245 : Yargıç Cardozo J, New York Temyiz Mahkemesi : "Sözleşme hedeflerine tam başarı ile ulaşılamaması durumunda ortaya çıkacak zarar kuşkusuz başarısız olunduğu takdirde oluşacak zarara eşit olmayacaktır."
  5. Tito v Waddell (No 2) [1977] 3 All ER 129 at 316, [1977] Ch 106 at 33 : Yargıç Megarry V-C : ( Kendi arazisinde yapılan bazı inşaat işlerinin yüklenici Waddell tarafından projeye tamamen uygun yapılmaması sonucunda)"iddianın tersine, davacı emlak değeri olarak az veya yok denecek kadar parasal ziyana uğramış ve anlaşılmaktadır ki tazminat aldığı takdirde bu paraları işin sözleşmede gösterildiği şekliyle veya eşdeğer bir yöntemle yeniden yapılmasına harcamaya niyetli değildir. Hiç yapılmayacak bir tadilat için davalıdan tazminat alınmasına bir neden göremiyorum. Böyle bir masraf (tadilat maliyeti HT) zarar ziyan sonucudur dolayısıyla tazminat gerektirir demek aldatmaca olur.''
  6. Ruxley Electronics v Forsyth Construction Limited : Yargıç Harwich : '' Bir adam müteahhitle tuğla bir ev yapması için anlaşır ve cephede alt sıralardan birinin mavi tuğla ile yapılmasını ister. Müteahhit bunun yerine sarı tuğla kullanır. Diğer her açıdan ev sözleşme ve şartnameye uygun yapılmıştır. Sarı sırayı mavi tuğlalarla değiştirmek büyük bir yıkım ve yeniden yapım ve büyük masraf gerektirmektedir. Ev sahibine yıkım ve yeniden yapımın maliyetini tazminat olarak ödemek açıkça görüldüğü gibi makul değildir çünkü onun zararı evin baştan yapımının maliyet tutarı değil sadece mavi renkli bir sıra tuğlanın kendisine verdiği estetik zevkten mahrum kalmanın yarattığı eksikliktir.''
  7. Ruxley Electronics v Forsyth Construction Limited : "Davacı Mr. Forsyth Davalı Ruxley Ltd ile Kent ilindeki evinde yüzme havuzu inşaatı için anlaşmıştır. Sözleşmeye göre havuzun maksimum derinliği 7 ft 6 in olması gerekirken yanlışlıkla 6 ft 9 in olarak yapılmıştır. Davacı mevcut havuzun yıkılması ve yerine istenen derinlikte yenisinin yapılması için tazminat davası açmıştır. Davaya bakan Yargıç duruşmada şu saptamalarda bulunmuştur:
  8. 1 Havuza bu derinlikte dalmak kesinlikle güvenlidir;

    2 Ortada derinlikte azalma yüzünden havuzun değerinde bir düşüş olduğunu gösteren hiçbir delil yoktur;

    3 Gerekli derinlikte yeni bir havuz için mevcut olanı komple yıkıp yerine £21,560 harcamayla yenisini yapmak gerekmektedir;

    4 Yargıç tazminat aldığı takdirde davacının bu paraları harcayarak yeni bir havuz yaptıracağına inanmamaktadır;

    5 Ayrıca, 6 ft 9 in lik havuzun yarattığı bir dezavantaj varsa bile böylesine yüksek bir miktarla orantılı bir tutar olamaz ve bu yüzden havuzun yeniden yapılması makul bir işlem değildir;

    6 Davalının davacıya ödeyeceği tazminat nefaset kaybıyla sınırlı olarak £2,500 olarak belirlenmiştir. Temyiz mahkemesi ise bu kararı sözleşme şartlarının ancak havuzun yeniden yapılması ile sağlanabileceği iddiasıyla bozmuş ve davalının £21,560 ödemesine hükmetmiştir.

3. Hudson Mantık Testi

YYüksek mahkemeye taşınan dava temyiz mahkemesi kararının ortak mahkeme kararı lehine bozulması ile sonuçlanmıştır: “ Eğer sözleşmeyi bozan taraf, sözleşmenin amacını sağlamakta tamamen başarısız olduysa; diğer tarafın uğradığı zararın , bu amacın tamamen başarılması için gerekli tutara eşit olduğuna karar vermek zor değildir. Eğer bir yapı sözleşmede belirtilen amaca uygun biçimde kullanılması mümkün olmayacak düzeyde kusurluysa; ödenecek tazminat yıkım masrafını da dahil ederek yeniden yapılması için gerekli tutara eşit olarak hesaplanır. Fakat, sözleşme hedefi büyük ölçüde yerine getirildiyse oluşan zarar tümüyle başarısız olmanın yarattığı zarardan çok daha küçüktür. Yapılmış işin tamamen yıkılıp yerine yenisinin yapılması sınırlı bir kusurun düzeltilmesi için tutulacak yol değildir. Böyle bir durumda hiçbir mantıklı işveren mevcut yapıyı yıkıp işe baştan başlamayı düşünemez. Tazminatın amacı davalıyı cezalandırmak değil, davacının uğradığı kaybı gidermektir. Eğer, yapının yapılanın yıkılıp yeniden yapılmasının maliyeti kazanılan yararla orantılı değilse; tazminat, değişik bir yolla, mevcut ( kusurlu) yapının piyasa değerinin sözleşmeye uygun yapının piyasa değerinden çıkartılması ile elde edilen tutara yani değer farkına eşitlenmesiyle hesaplanır. Bu davada, davacı her açıdan mükemmel fakat derinliği sözleşmeden farklı olan bir havuz sahibi olmuştur. Dolayısıyla onun uğradığı zarar herşeyin yeniden yapılmasının maliyeti olamaz. Açıktır ki, havuzun piyasa değerine bu kusurun etkisi sıfırdır.” Yasa kullanım amacına uygun ama gene de kusurlu inşaatların, yükleniciye büyük masraf çıkarmadan hakkaniyet sınırları içinde kalıyorsa iş şahibi tarafından kabul edilmesini istemektedir. TBK'da sorun hakkaniyet gereği ifadesinin tanımlanmamış olmasıdır. Bu gruba dahil durumlar yukarıda örneklerle incelendi. Örnekler hakkaniyet ölçüsü olarak şu gerçeklerin yargıçlar tarafından saptandığı görüldü:

  1. İmalatın yarattığı bir dezavantaj varsa bile yeniden inşaat (ifa) gibi yüksek bir miktarla orantılı bir tutar olamaz,
  2. Kusurlu yapının piyasa değerinin proje ve şartnamelere tam anlamıyla uygun bir yapının kıymetine eşit veya çok yakın olması,
  3. Makul bir iş sahibinin tazminatı alsa dahi bu miktarı binanın yeniden yapılması için kullanacağını söylemenin inandırıcı bir iddia olmadığı durumlar.
  4. Yapı, kusurlara rağmen, kullanım amacına uygun olmalıdır.

Şimdi başka bir kaynaktan (Hudson’s building and construction contracts, s.585) alıntı yaparak konunun değerlendirilmesini tam bir yasal test haline getirelim: “Açıktır ki inşaatın bitimine yaklaştıkça, kusurlu imalatın sözleşmeye tam uymasını sağlamak için yapılacak işler çok kapsamlı ve maliyetli olabilir.” Aynen ifa, kusurlu yapının yıkılması ve yenisinin baştan yapılmasını gerektirdiğine göre maliyeti çok yüksek olacaktır ve bunu mahkemelerin onaylaması bazı mantıksal testlerin yapılmasını gerekmektedir (Ekonomik olmayan kararlar Anglo- Amerikan mahkemelerinden genellikle çıkmamaktadır): “Tazminat belirlenirken şu faktörler gözönüne alınmalıdır:

(a) İmalat mevcut durumuyla kullanım amacına uygun mudur?

(b) İnşaat kusuru yüzünden yapının kıymeti gerçekten azalmış mıdır?

(c) İmalatın baştan yapılmasının getirdiği maliyet sağlayacağı faydaya göre aşırı yüksek midir?

(d) İşverenin, tazminat aldığı takdirde mevcut yapıyı yıktırıp baştan yaptırmaya niyeti gerçekten var mıdır?

Eğer yapılan inşaat kusurlu ama kullanım amacına aykırı değil ise yeniden ifa sonucu edinilecek fayda sıfırdır. Sağlanan faydanın, yapılan iyileştirmenin yapının tümüne getirdiği değer artışı olarak hesaplanması gerekmektedir: Mimarın reddettiği kalitesiz seramik kaplamasını, yüklenici, yeniden yapılmasının getireceği fayda maliyetine nazaran azdır gerekçesiyle düzeltmekten kaçınabilir mi? Madde (a) ya göre imalat kullanım amacına uygun değil ise ve aynen ifanın getireceği fayda teknık ve estetik olarak malıyetle aynı mertebede olacağına göre yenilenmelidir. Aynı sonuca Ruxley v. Forsyth davasında da eğer havuzun derinliği 6 ft den yani dalış yapmak için gerekli minimum derinlikten az olmuş olsaydı bu kriterlerin sağlanamaması yüzünden varmak mümkün olurdu.

4. Sonuç

B u yazıda, iki zıt kutup olan ''iş sahibinin kabule zorlanamayacağı'' ve ''tadilatı aşırı masraf gerektirdiği için yükleniciden istenemeyen'' kusurlu imalat arasında geçici kabulde dengenin kurulması açısından önemi olan ''hakkaniyet gereği'' ifadesinin netlik kazanması için pek çok yaşanmış davadan örnek verilmiş ve sahalarında otorite olan yargıçlar ve yargıç Hudson'ın çalışmalarından derlenen Hudson's İnşaat Kontratları [2] başlıklı eserden yapılan alıntılarla bir mantıksal kabul testi prosedürü geliştirilmiştir. Yargıç Kinkel'ın dediği gibi '' ( bitmiş inşaatın devir-tesliminde sık yaşanmasına rağmen) ... taraflar buna benzer problemleri mahkemelere taşımadan genellikle kendi aralarında çözdükleri için İngiliz mahkemelerinde bu sorunun cevabı net olarak verilmiyor ''. Dolayısıyla, bu derece detaylı bir çalışmanın yurtdışında geçici kabul aşamasında yer alan mühendis ve yöneticilere referans olarak çok faydalı olacağını düşünüyoruz.

5. Referanslar

  • H. Tözeren (2017), “ Uluslararası İnşaat Sözleşmelerinde Yapım Kusuruna Hukuki ve Teknik Açıdan Bakış” , uluslararasiyasadayapi.com
  • A.A.Hudson (1970), “ Hudson’s building and engineering contracts”, Sweet & Maxwell
  • H. Tözeren (2011) , “ Borçlar Kanunu’nda inşaat kusurlarına bakışın uluslararası uygulamadan farkı ”, TMMOB, IMO Ankara, 2011 Mart Bülten, s.26




Doçent Dr. Hüsnü Tözeren (ODTÜ İnşaat 1973; MS, PhD Columbia University, New York 1978) akademik kariyerinin (bakınız: Researchgate ) uzun yıllar yurtiçi ve yurtdışında (Rusya, Orta Doğu ve Balkanlar) çeşitli ağır müteahhitlik projelerinde; bakınız: Gazinjstroy, Moscow ) yer almış; bilimsel, mesleki ve güncel çok sayıda makale yayınlamıştır. Bu sitede yayınlanan makalelerin tüm hakları yazarlarına aittir. Bu ibare eklenmek şartıyla, makalelerden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir.