EPDK dönemi hidroelektrik santrallerde çevre ve güvenlik 

Arşiv

epdk dönemi hidroelektrik santrallerde çevre ve güvenlik

M. Necat Özgür


epdk

Özet

Hidroelektrik santraller (HES), yakın zamana kadar Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından yapılırdı. Yap-işlet-devret, Özelleştirme ve Enerji Piyasası diye tanınan yasaların yürürlüğe girmesiyle birlikte, alan yatırımcılara açıldı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından düzenlenen sektörün etkinlikleri, kamuoyunda, özellikle biyolojik çeşitlilik kaybı ile doğaya verilen zararlar ve gerçeği yansıtmadığı öne sürülen yapılabilirlik raporlarının gündeme geldiği bir dönemi başlattı. Bu dönemde aslında yapım güvenliği ve peyzaj açısından da önemli olumsuzluklar yaşanmıştır. HES’lerin kamusal hizmet kapsamından çıkarılarak özel yatırım konusu yapılmasıyla birlikte girişimcilerin yapım ve işletme giderlerinde tutum sağlama çabaları, teknolojinin küçümsenmesi ile birleşince, önemli yıkımlara yol açmıştır. Dönemin acı veren diğer yanı görüntü kirliliğidir: HES’ler bir mimari yaklaşımın kıyısından geçmemektedir.

1. GİRİŞ

Türkiye genelinde planlanan 2000 kadar nehir ve kanal tipi HES projesinin toplam kurulu gücünün yaklaşık 25.000 MW, yıllık ortalama üretimlerinin 125.000 GWh olması beklenmektedir. Projelerin, tamamlanacakları öngörülen 2023 yılında, elektrik talebinin sadece %5’ini karşılayabileceği tahmin edilmektedir. Ancak, çoğunun telafisi olanaksız olumsuz etkileri tüm yurtta kalıcı olarak sürecektir.

Özel sektöre verilen HES yapım yetkileri, yasalardan gelen Yap-işlet-devret, otoprodüktör, işletme hakkı devri gibi çeşitli adlarla birlikte kullanılıyor. (Bkz. 4628 sayılı Enerji Piyasası Kanunu, 3096 sayılı TEK Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun) HES başvurularına ilişkin teknik hususlar, bu yasalar ve yönetmelikleri tarafından belirlenmiştir. Bu yazıda HES’lere başka bir açıdan bakılarak, DSİ’den alındıktan sonra tasarım ve yapımda gözetilmesi gereken emniyet, ekonomi ve CEVRE VE estetik kaygılarının bir bölümünde nasıl hiçe sayıldıkları, hasarlardan da örnek verilerek anlatılacaktır.

2. HES SÜRECİ

img
Resim 1. Glomfiyord HES, 1918, Norveç
Yap-işlet-devret türü yatırım düzgün işletilse, uygun bir finansman modeli olarak nitelendirilebilir. Modelin düzgün işletilmesinden kasıt şudur: Enerji üretiminin bir kamu hizmeti kapsamında ele alınması bilinci çerçevesinde, yapılabilirlik raporları ve tasarımlar bilimin ve tekniğin gereklerine göre hazırlanır. Duyuru ve sözleşme süreci tekelciliği önleyecek biçimde yönetilir. Bu yaklaşımın sonucu olarak da, tüketici fiyatları gerçek maliyetleri yansıtır.

Kamu bütçesine yük bindirmeden, özel sermaye birikimini enerji üretiminde yatırıma dönüştürmek de uygun finansman modeli olarak ortaya çıkabilir. Esasen, özelleştirme uygulamalarındaki yasal gerekçe üretimin ekonomikleştirilmesidir. Ancak EPDK yönetimine geçtikten sonra hidroelektrik üretiminin ne ekonomikleştiğini ne de hızlandığını söylemek mümkündür! (Tablo1) Türkiye’deki 01.04.2011 itibariyle resmi-özel toplam 223 HES’in değerlendirildiği bu tablo başarısızlığın açık ifadesidir.

A Toplam Kurulu Güç (MW) Yıllık Kurulu Güç (MW)
EPDK öncesi (DSİ): 12475 445
EPDK sonrası (2003–2011): 3066 383.25

B Enerji Bedeli (kr/KWh) Tüketici Fiyatı (kr/KWh - c/KWh)
2003 öncesi Maliyetleri(DSİ): 12,98 17,03 – 11,35
2003 sonrası Maliyetleri (EPDK): 21,66 27,18 – 18,12

C Min ($/KW ) Max ($/KW )
EPDK öncesi (DSİ): 1 250 – 1 500 445
EPDK sonrası (2003–2011): 2000 2500

Yüksek elektrik fiyatları pahalı kredi kullanımına ışık yakmış, kamu yatırımına seçenek olan bu yeni yatırım biçimi, ekonomik üretimi özendirmemiştir. Mevzuat tam anlamıyla belirlenmeden ve ülke bazında bir planlama yapılmadan başlayan furya, toplam kurulu gücün devreye alınma hızının önceki düzene göre bile düşük kalmasına yol açmıştır.

2.1. Yapılabilirlik (Fizibilite) Raporları

Yapılabilirlik raporları eskiden de eleştirilirdi. Kamu idarelerinin yerel örgütlerinin, yapılabilirlik çalışmalarını bölgelerine yatırım yapılabilmesi için abarttığı da söylenmiştir. Ancak, büyük yatırımların toplumsal yararlarının da yapılabilirlik çalışmalarında bir parametre olarak ele alındığı doğrultusunda savunmalarla karşılaşılır.

Özelleştirme ile birlikte, rapor anlayışı da değişmiştir. Havza bazında bir inceleme yapılmadan projelerin ayrı ayrı değerlendirilmesi doğal süreçle bağdaşmamakta; ekonomik olmayan işletme biçimlerinin önerilmesine yol açmaktadır. Ülke çapında enerji planlaması yapılması da artık söz konusu değildir. Depolamalı HES’leri ele alalım. Bu tür HES’ler devamlı olarak çalıştırmak üzere planlanmaz; pik saatler dışında üretime ara verirler. Sermayenin geri dönüşü uzun zaman alabilir. O nedenle, EPDK döneminde depolamalı (barajlı) HES yapımı azalmış; yapılan nehir ve kanal tipi HES’ler ağırlıklı olarak ‘firm’ değil, ‘sekonder’ enerji üretimine yönelmiştir. Bu tür santrallerle, gün içinde değişen piyasa fiyatları doğrultusunda maksimum kâr sağlayacak üretim politikası izlenir. Bu yaklaşımla ülke boyutunda planlamadan ve mühendislikten uzaklaşılmış; yanlış fark edilince, önlemek de özel sektöre değil, kamuya düşmüştür: DSİ şimdi barajı inşa ediyor; santralini yatırımcıya bırakıyor.

schema
Şekil 2. Bir HES Şeması (Olması gereken)

2.2. ÇED Raporları

ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecinin değerlendirilmesi, kapsamımız dışındadır. 25 MW kurulu gücün altındaki HES’ler sadece proje tanıtım dosyası (ön ÇED) incelemesine tabi tutulmaktadır. HES’lerin çoğunluğu belirtilen sınır içinde kaldığından, ÇED ciddi bir biçimde ele alınmamış; yargı süreci başlamıştır. 09.05.2011 günlü Hürriyet’ten bir haber: Senoz Derneği, Melikom ve Uzundere-2 HES projeleri için .. ÇED raporunun iptali istemiyle Rize İdare Mahkemesi’ne dava açtı. .. bakanlık ilk önce 2006’da ‘ÇED gerekli değildir’ raporu verdi. .. mahkeme .. iptal kararı verdi. .. 2009’da .. yeniden başvuran firmaya bu kez, ‘ÇED olumlu’ raporu verildi. .. mahkeme ÇED raporunu iptal etti. Mahkeme kararına rağmen firma HES inşaatını bitirdi, santral elektrik üretimine hazır hale getirdi. ... Bakanlık, .. ‘ÇED olumlu’ kararı verdi. .. 3’üncü davada da mahkeme .. yürütmeyi durdurma kararı vermiş oldu

HES yapımının önündeki engellerin kaldırılması için ‘Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma’ adıyla yeni bir yasa tasarısı gündemdedir. 6094 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu da HES alanlarını daha da genişletmek doğrultusunda değiştirilmiştir. 29 Aralık 2010'da bu yasanın 5. maddesine eklenen fıkra şöyle demektedir: "Milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında, muhafaza ormanlarında, yaban hayatı geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgelerinde ilgili Bakanlığın, doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir".

2.3. Sözleşme

HES Yatırımcısı çeşitli sözleşmelere imza atar. Enerji Bakanlığı ile yap-işlet-devret imtiyaz sözleşmesi yapılırken yatırımcının mali olanakları gözden geçirilir. Yetkiyi alan yatırımcı, mali olanakları da artık kolaylıkla sağlamaktadır. Kredi için herhangi bir mal varlığını teminat göstermesine gerek kalmamıştır. Projenin kendisi teminat olarak gösterilebilmektedir.

Yatırımcılar DSİ ile de su kullanım anlaşması yaparlar. Tasarım onayları bu evrede gündeme gelir. Öyle tasarımlar gelir ki, kamu kuruluşları -sorumluluk üstlenmedikleri yönünde- şerh düşerler. Böylece onay, onay olmaktan çıkar; bir imza tesciline iner. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı arasında yapılan protokolle DSİ’ye sadece HES binası girişine kadar yetki verilmiştir. DSİ Barajlar ve HES dairesinin elektromekanik deneyimine karşın; 1993 yılında kurulan Enerji İşleri Genel Müdürlüğü (EİGM) HES binası ve elektromekanik donanım konusunda yetkilendirilmiştir. (EİGM, kabul işlemlerinde DSİ’den elektromekanik uzmanlarının görevlendirilmesini istemektedir.)

Yatırımcı en son olarak EPDK ile lisans anlaşması yapar. İşletme lisansı alındıktan sonra hiçbir kamusal izleme söz konusu değildir. O nedenle, yıkımlardan EPDK’nın haberi yoktur.

3. GÜNÜMÜZDE HES UYGULAMALARI

Yapıların belirleyici niteliği gereksinim duyulan (fonksiyon) işlevdir. Bu işlev için yapı tasarlanırken çözülecek üç ana bileşen, yapımcının kültürünü yansıtır.


3.1. Emniyet Bileşeni

1999 Marmara depreminde bölgedeki DSİ yapılarında bir hasar oluşmadığı bilinmektedir. 20 Mart 2008 tarihli gazetelerde yer alan haber, farklı bir yapım kültürünü dile getiriyor. “.. Andırın İlçesi yakınında…Değirmenüstü hidroelektrik santrali .. vanası bilinmeyen bir nedenle patladı. .. suyun tazyiki ile 2’si yabancı .. 4 işçi çarpma ve boğulma sonucu hayatını kaybetti. .”

img
Resim 3. Karabük-Yenice Yolu (2011 Nisan)
Yapımcının çevreye verdiği maddi zararların hesabı sorulmamaktadır. (Resim 3, 4) " Karabük - Yenice yolu 4 m çöktü " başlıklı bir haber vardı; .. heyelan nedeniyle olduğu yazılıyordu. Gerçek ise çökme olan kısmın hemen altında HES yapımı. .. işçilerin yolun altına doğru kazma işlemi yapması ... sonucu çökme gerçekleşmiştir.. ' Yalçın Bayer köşesi, Hürriyet 24.4.2011

HES hasarlarına ilişkin bir diğer alıntı: “.. HES .. tünel çalışması Akköy Köyü’nün tam altından geçmektedir. Tünelin üzerinde .. evlerin tamamı hasar gördü.…“..içme suyu, yapılan HES .. çalışmaları ve tünel yapımı sırasında atılan patlayıcılar sonucu yeraltına çekildi…Köyümüz HES inşaatı nedeniyle yaşanmaz hale geldi. .. Özellikle gece yapılan çalışmalarda… tünel içerisinde galeri atımları yapılıyor bu da köyümüzde deprem etkisine neden oluyor. .. uykularımızdan uyandığımız oluyor.” (09 Şubat 2011, Karadeniz Gazetesi)

DSİ işlerinde -ki yeraltı kazılarında galeri atımı yasaklanmıştır- özellikle patlatma için alınan önlemlerin önemi ortaya çıkıyor. Yapım denetimi keşmekeşini anlatan bir başka alıntı: “Rize’nin .. Andon-1 ve Andon-2 HES Projeleri’nin .. patlamalar sırasında Rize ve ilçelerine içme suyu sağlayan Andon İçme Suyu Tesisi hasar görmüş .. oluşan çatlaklardan dolayı yaklaşık 300 bin kişi bir süre susuz kalmıştı. .. Andon’da bulunan doğal mineral içerikli kaynak suyunda .. yüzde 75 oranında azalma meydana geldi.…” Göktürk Fırat, Kent Haber, Rize, 18.12.2010

img
Resim 4. Yol altında HES Kazısı (Karabük)
Yapım dönemi vurdumduymazlığı, Kamu kuruluşlarının bu süreçteki işlevsizliklerine doğrudan bağlıdır. Tasarımda kâğıt üstünde belirli kamu kuruluşlarına verilen yetki, yapım aşamasında göz ardı edilmiş; EPDK, DSİ, EİGM bir yapım denetimi görevi almamıştır. HES yapımcısı, yüklenicisini isterse denetler. Yüklenici ile İşveren aynı örgütlenmenin parçasıdır. (Resim 5)19 pilot il yanında, artık tüm yurtta yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu der ki: “Madde 1. Bu Kanunun amacı; … proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu Kanun; 3194 sayılı İmar Kanununun 26ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler .. hariç, .. yapıların denetimini kapsar.” 3194 sayılı İmar Kanununun ilgili maddesi şöyledir: “Madde 26. Kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, … mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyeti bu kamu kurum ve kuruluşlarınca üstlenilmesi .. kaydıyla avan projeye göre ruhsat verilir.”

Yapım denetimi, bir kamu kuruluşu olarak EPDK üstlenmediği takdirde, 4708 sayılı yasaya göre yapılmalıdır. Denetimin yapımcı şirketin insafına bırakılması herhangi bir yasaya dayanmamaktadır. Belirtilen kaygılar herhalde paylaşılmıştır ki yakın zaman önce bazı gelişmeler gerçekleşmiştir.

img
Resim 5. Kalıp İskelesi Çökmesi (3.1.2011)
25.02.2011 tarihli ‘Torba’ kanun olarak bilinen -bazı kamu alacaklarını yeniden yapılandıran ve çeşitli kanunlarda değişiklik yapan- tasarı TBMM’de görüşülürken HES yapım denetimi de ele alınmıştır. Yasanın ilgili maddelerini inceleyelim:

Mad. 133- 3996 sayılı Kanunun 12nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Yap-işlet-devret modeli ile yapılacak projelerde ilgili idaresince 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi olunmadan yapım ve işletme sürelerinde müşavirlik hizmet alımı yapılabilir. Söz konusu hizmet alımına ilişkin esas ve usuller ilgili bakanlıklar tarafından belirlenir.”


img
Resim 6. Duboi HES, Beyaz Rusya
Mad. 204- 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun geçici 14üncü .. maddeye .. aşağıdaki (f) bendi eklenmiştir. “f) 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Su Kullanım Hakkı Anlaşması çerçevesinde elektrik enerjisi üretmek maksadıyla yapılacak olan üretim tesislerinin su yapısıyla ilgili kısımları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından inşa edilecek suyla ilgili yapıların inşasının inceleme ve denetimi, masrafları ilgililerine ait olmak üzere DSİ tarafından yapılır veya gerektiğinde yetkilendirilecek denetim şirketlerine yaptırılması sağlanır. Denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar, ilgili bakanlıkların görüşü alınmak kaydıyla DSİ tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

İdareler Kamu İhale Kanununa bağlı kalmadan müşavir tutabilecekler. DSİ yönetmeliği hazırlayacak; yapım denetimi de, yetkilendirilen özel kuruluşlara verilecek! (Torba kanunda, 131, 132, 134, 204 sayılı maddelerle HES konusunda başka düzenlemeler de yapılmıştır.)

3.2. Ekonomi Bileşeni

Ekonomik analiz, HES’lerde kazma vurma maliyeti ile elektrik geliri mukayesesine indirgenmiştir. Maliyetlerde, yok edilecek çevresel ve insani değerler toplumsal kayıp olarak yer almaz. Aksi takdirde, pek çok projenin hiç başlamaması gerekecektir. İnşaat-montaj giderleri ise gerçeküstüdür. Enerji satış fiyatları böylece dünya ölçüsünün çok üstüne çıkar.

3.3. Estetik Bileşeni

img
Resim 7. Giresun’da Yağlıdere HES
Her toplumda, kültürünün yansıdığı bir estetik kaygısının yapı tasarımlarını biçimlendirdiği bilinir. HES binalarında niye estetik yok? Tasarımları onaylayan (EİGM ve DSİ gibi) kuruluşlar mimari projeyi zorunlu tutmamaktadırlar. Tüm dünyada baraj mimarisi denilen bir olgu vardır. HES sadece basit bir sanayi yapısı değildir. Mevzuat incelense, bu konuda belki başından beri yanlış uygulamaların sürdürüldüğü de anlaşılacaktır. Aşağıda, bize ait bir HES görüntüsü ile (Resim 7), uygar dünyadan HES görüntüleri (Resim 1,6) verilmektedir.



4. TASARIMDA YENİ EĞİLİMLER

HES tasarım onay süreci Kamuda işlememekte; tescil anlamında kullanılmaktadır. İmzaların yanında “teknik sorumluluk yoktur” ibaresi yer almaktadır. Sigortacıların, yapıları ve tasarımları bilim ve teknoloji ışığında incelettikten sonra poliçe düzenlemeleriyle, çarpıklık düzelecek gibi görünüyor. Tarihi çelişki: HES tekniğinin düzelmesi için hasarlardan medet umuyoruz!

4.1. Geo-teknik etüdü, sondaj yerine gözlemle yapmak

Mühendisler sondaj verisi incelemesi yerine dış gözlemle, zemine oturtacakları yapının geo-teknik özelliklerini kestirmeye başlamışlardır. Hesaba alınacak risklerin fazla olduğu açıktır. Yine de, gerekli olan yüksek emniyet faktörü ile çalışmak, maliyet açısından tercih edilmez.

4.2. Kazı yamaç stabilitesini doğanın insafına bırakmak

Yeni bir HES hasarı aşağıda gösterilmektedir. (Başlık Resmi) Yamacın dibinden uygun olmayan bir zeminde geçirilen kapalı HES kanalı yamaç kayması sonucu görünen duruma gelmiştir.

4.3. Açık kanalla ve yüzeyden su iletimi

Giresun Keşap Büyükdere HES’te cebri boru zorlama güzergâhı uğruna yok edilen binlerce ağaç ve güzelim peyzaj (Resim 9) yanında, işletme güvenliği de tehlike altına alınmıştır. Dik yamaçta görülen cebri boru branşmanı (Resim 8) bir felaket davetiyesidir; titreşim yüklerine ve ısıl genleşmeye karşı, eğik değil, yatay düzlemde düzenlenmesi gerekmektedir. Tespit kitlesi, mesnet gibi zorunlu yapı elemanları başka türlü yerleştirilemez.

img
Resim 8. Dik yamaçda cebri boru.
Nehir tipi santrallerde çevre (ekonomi), emniyet ve estetik açıdan uyulması gereken şema yukarıda verilmektedir. (Resim 2) Çevre kavramı özellikle kullanılmıştır; ulusal ekonominin en önemli bileşenidir. Maliyet sadece harcamaları değil, ülkenin ve yörenin tüm kayıplarını içerir. Şemada peyzaj olabildiğince korunmuştur. Yükleme havuzundan Santrale kadar su önce tünellerle taşınmış, sonra da kapalı cebri boruya iletilmiştir. Nehrin kendi halinde, söz gelimi 10km sonra geleceği yatağının yakınlarındaki bir üst noktaya suyu getirmenin en teknik çözümü tünelle yolu kısaltmaktır. Yapımcılar tünelin gerektirdiği teknolojik örgütlülük yerine yamaç konturlarını izleyen -nehrin eğiminden daha düşük eğimli- açık kanalı tercih ediyorlar. (Resim 11)

Tünelden kaçma bir ekonomik gereklilik olarak ortaya konulmaktadır. Gerçek bu değildir. Tünel yapımı bir ciddi teknoloji gerektirmektedir. Şişirmeye uygun değildir. Yeraltı kazısının işveren ve yüklenici için açık kazıya göre çok pahalı olduğu söylense de, olayın birden fazla boyutu vardır. ‘Tünele karşılık kanal’ yaklaşımı sadece yapımcıyı gözeten bir seçenektir; doğayı ve halkı değil. Kilometrelerce kanal güzergâhı boyunca (ki bu boy tünel boyunun birkaç katıdır) doğa ve peyzaj öldürülmekte, binlerce ağaç kesilmektedir.

img
Resim 9. Tabiatın bağrında tünelden kaçış.
Kazıdan çıkan pasa taşınmayarak nehir kenarlarına yığılmaktadır. Bu olay ilgili atık yönetmeliğinin ihlalidir; sorgulanmamaktadır. Bu çevresel maliyetler ve istimlak bedelleri hesaba alındığında (ki bu bedelleri yapımcı değil, pahalı enerji olarak halk öder) ‘tünele karşılık kanal’ sadece yapımcıya kolaylık sağlamakta; ülkeye maliyeti çok daha yüksek olmaktadır.

Yükleniciler denetlenmeyince yamaçta kanal yapımını, yol yapım mantığıyla yürütmektedirler. Kanalların sel zamanlarında yamaçlardan akan malzemeyle dolmasına karşı, istemeyerek de olsa, kanallara üst döşeme yaptıkları da oluyor. Kazı-dolgu dengelemesi yaparak kanalı kısmen dolguda geçiren de var. Bazı yatırımcıların daha da ucuz osun diye kısmen dolguya oturttukları kanallar, göçtükten sonra onarılmıştır. Geri bakıldığında, ‘kısa bir tünelle mi uzun bir kanalla mı suyu getirmek’ sorusunun yanıtı, hiç olmazsa onlar için değişmiştir. Kanal inşaatının hafife alınmasının başka sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Kanalın temel zemini uygun mühendislik anlayışıyla hazırlanmadığı için, ilk su iletiminde göçebiliyor. (Başlık Resmi)

Beton kalitesine, derzlere, temel sıkıştırmasına önem vermeyen yapımcı, kanalda su tutamayınca çareyi membran kaplama yapmakta buluyor. Sahada, kalite güvencesi ve kontrolünde bir kamusal otorite olsaydı belki bunca zahmet ve masraf başına gelmeyecekti.

Su iletim kanallarında öncelikle kanal beton kalitesi ve geçirimsizliğine özen göstermek; ayrıca, zeminde sızma olabileceğini, drenajın yetersiz kalabileceğini göz önüne alarak sızma boyunu uzatma amacıyla ‘kazıklı temel’ gibi uygulamalar düşünülmelidir. O zaman da, “kanal tünelden ucuz” denecek mi? Mümkün değil.

img
Resim 10. Akçay HES, Bozdoğan-Aydın
Kanal temel düzenlemesinde mühendislik hatasına aşağıda bir örnek daha verilmektedir. (Resim 10) (Bozdoğan Kemer Barajı’ndaki suyu .. 60kilometre .. Akçay HES’e taşıyan kanal, dün gece yarısından sonra patladı. .. taşınan su, çevreye akmaya başladı. .. yaklaşık 1 milyon metreküp su nedeniyle sel oluştu. .. tarım alanları ve bir fabrika ile Bozdoğan-Nazilli karayolunda ciddi hasar meydana geldi. 7.2.2010 Kent Haber, Bozdoğan) Patlayan, kanalın altındaki zemin olsa gerek. Gevşek ve drenajı sağlanmamış zemin sızmalarla doygun duruma gelmiş; yükü taşıyamayınca çamur gibi akmış.

4.4. Kanal arkası drenajı, mühendislik yerine doğa güçlerine bırakmak

img
Resim 11. Reşadiye HES Su İletim Kanalı
Geçirimli malzeme dolgusu maliyetinden kaçmak için, bazı işlerde kanal arkası dolguları kazıdan çıkan niteliksiz zeminle yapılmaktadır. Yapımcı-yüklenici böylece kazıdan çıkan pasayı dere kenarlarına atmayacak; çevrecilere eleştiri malzemesi vermemiş olacak. Ne var ki, drenajı sağlanmayan kanalın arkasındaki hidrostatik basınç, yamaçtaki kaydıran kuvveti artırarak yamaç stabilitesini tehlikeye atacaktır.

4.5. Su iletim tünellerinde yüksek (iç-dış) basınçları küçümsemek

11km uzunluğundaki Bursa Uluabat HES enerji tüneli, tünel boşken tasarımda hesaba alınmayan dış hidrostatik basınçla patlamış (2011 Ocak); çare olarak tünel, dış basıncın giderilmesi için perfore tünele dönüştürülmüştür. Tünel boşken yeraltı suyu tünele dolmakta; HES çalışırken tünelin içindeki basınçlı su yeraltı suyuna karışmaktadır. Böyle bir durumda, türbin verimliliğini düşünün!

5. SONUÇ

Özel yatırım kapsamına girdikten sonra HES Yapılabilirlik raporları havza bazında ve mastır plan yaklaşımıyla düzenlenmemektedir. Su kaynakları planlaması noktasal olarak belirlenen bir yerde %100 nehir regülâsyonu (suyun her damlasını kullanma) önyargısı ile yapılmaktadır.

Çevresel değerlerin kaybı, -‘minimum akım’, ‘koşullu değerlendirme’, ‘ödeme istekliliği’ gibi- yöntemler olsa da [Markandya, 2000], yapılabilirlik raporlarında miktarsallaştırılmamaktadır. Potansiyelin bilimsel yaklaşımla değerlendirilmesi, ulusal enerji sorununun çözümünün kamusal etkinlik alanından çıkarılması ile sona ermiştir.

Umursamaz bakış, tasarım ve yapım aşamalarında da kendini göstermekte; kamusal denetim mekanizması tanımlanmadığından ortaya ucubeler çıkmaktadır. Bunun da ötesinde kötü mühendislik ürünü özel HES’lerde önemli hasarlar gözlemlenmektedir. HES yapımı sırasında kamu malına verilen zararların, çöken yolun ya da heyelandan kaynaklanan peyzaj kaybının hesabı sorulmamaktadır.

Bir hasar gerçekleştiğinde HES yatırımcıları uğradıkları zararla birlikte kâr kaybını bile sigortadan alıyor. Ama hasar döneminde enerji üretilmiyor. Santral durduğu zaman ülkeye taahhüt edilen enerji ne olacak? Santralin hasarlar nedeniyle üretim dışı kaldığı dönemlerde, sigortadan kâr kaybını alan yatırımcı tarafından EPDK’ya ‘kaynak katkı payı’ ödeniyor mu? Bunlar bilinmiyor.

Dünyanın en pahalı elektriğini kullanıyoruz! ‘Enerji üretimi bir kamu hizmetidir’ dememizin nedeni, özel HES zihniyetinin, ülkenin en önemli sorununa kazanç kapısı ötesinde bakmaması. Kamusal Denetim mekanizması, enerji sorunumuzun kamu yararına çözümü için yaşamsal öneme sahiptir. Bu yapılar, 49 yıl sonra, enkazı ile uğraşılamayacağı için kamuya iade edilecektir.

Başka açılardan hiç kalmasa da, mühendislik açısından bir umudumuz var: Yıkımlar, girişimcilerle sigortacılara bilim ve teknolojiye inanmayı, meslektaşlarımıza da mesleklerine sıkı sarılmayı öğretecektir. İnsanoğlunun tarihsel zaafı yinelenecektir: sorun karşımıza çıkınca çözümü planlayacağız. 

REFERANSLAR

  • 1. Oğuz, S., “Panel Sunumu”, DSİ Uluslararası İstanbul Su Forumu, 4.5.2011
  • 2. Markandya, A., “Best Practice Methods for Valuing Energy Benefits”, Final Report: Dams and Development, World Commission on Dams, Mart 2000
**: 1989 yılından beri özel çevre koruma bölgelerinin yönetiminden sorumlu olan ÖÇK 17.8.2011 tarihinde kararnameyle kapatılmıştır. Necat Özgür bu kurumda, belirtilen projede FIDIC tanımıyla “Mühendis” görevini yürütmüştür.
***: Şekillerde “Google” görsellerinden yararlanılmıştır.
*v : N. Özgür ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Lisans (1974) ve Yüksek Lisans mezunudur. 1979'da Norveç Teknoloji Enstitüsü'nde (NTH) Hidroelektrik Enerji, 1984'te Colorado Devlet Üniversitesi'nde (CSU) Su Kaynakları Planlaması lisansüstü uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. Kamu ve özel sektördeki mühendislik ve yöneticilik görevleri sonrasında halen danışmanlık yapmaktadır. Mesleki makalelerin yanı sıra "İnşaat Mühendisliğinde Parametrik Yöntemle Teklif Hazırlama" kitabının yazarıdır. (Teknik Yayınevi, 2001; 2. Baskı, İMO Ankara Şubesi, 2003) 1999-2001 Türk Eğitim Derneği (TED), 2004-2006 İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyesi olarak sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri yönetiminde bulunmuştur. 2006 yılında katıldığı Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği’nin (MÜDEK) değerlendirme takımlarında 5 üniversitemizin İnşaat Mühendisliği bölümlerinin Program Değerlendiricisi olarak yer almıştır. 2013 yılından başlayarak sanayi temsilcisi önadıyla MÜDEK-MAK (Mühendislik Eğitim Programları Akreditasyon Kurulu) üyesidir. Bu görevinde de bir kez değerlendirme takımı eş-başkanı, dört kez de takım başkanı olarak görevlendirilmiştir. “Bir İttihatçının Biyografisi-Maslup Abdülkadir Bey; Liber Kitap” ile “4 Nesilden Yansımalar-Türkmenistan, Antep, Ankara; İmleç Yayınevi” 2016 yılında yayımlanan toplumsal içerikli kitaplarıdır.





Doçent Dr. Hüsnü Tözeren (ODTÜ İnşaat 1973; MS, PhD Columbia University, New York 1978) akademik kariyerinin (bakınız: Researchgate ) uzun yıllar yurtiçi ve yurtdışında (Rusya, Orta Doğu ve Balkanlar) çeşitli ağır müteahhitlik projelerinde; bakınız: Gazinjstroy, Moscow ) yer almış; bilimsel, mesleki ve güncel çok sayıda makale yayınlamıştır. Bu sitede yayınlanan makalelerin tüm hakları yazarlarına aittir. Bu ibare eklenmek şartıyla, makalelerden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir.